• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

bilinmeyenler ve bilinmesi gerekenler............     
"Allah: Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz, diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir" (Mücadele Süresi; 58).








Bölüm 2

Tasavvuffi bilgilerle birşeyler sunuyorlar ama? Size basit bir soru; siz Allaha inanıyormusunuz? Allahın Ayetlerine inanıyormusunuz? İnanıyorsanız, Ayetlerin sunduğu reçetelere göre hareket edin. Örneğin; hastalandığınızda siz sağdan soldan gelen reçetelere göre hareket edermisiniz? Etmezsiniz, bu alanda ihtisas sahibi insanlara yani hekimlere çıkarsınız. Sizde bunu yapın, Kur'an-ı Kerim varken sağdan soldan uydurma çözüm yollarına başvurmayın. Velevki vurdunuz, bilinki o yolda kendi başınasınız. Örneğin; bir hekim sizi tedavi altına aldığında, aynı anda başka birisinin reçetelerini kullanmanıza müsaade edermi? Etmez. Bir Ayete aykırı hareket ettiğiniz zamanda bu gerçekleşir, diğer Ayetler size sırtını döner. Örneğin; eğer bir Ayet örtünün diyorsa, sizi koruma enerjiside o Ayetin içine yerleştirildiyse, sizde o Ayeti çiğniyorsanız, bilinki ne tasavvuf ne de melek sandığınız o nurani varlıklar (şeytanlar) gelip sizi koruyabilir.

Eğer korursa, bu durumda Rabbimiz kendi Ayetlerini kendi yasalarını çiğnemiş olur. Size nacizane tavsiyemiz, şunun bunun reçetesine göre hareket etmeden öncesi, hayat rehberiniz kim ilk önce bunu belirleyin. Hayat rehberiniz nefsinizmi, güzel kalp altında sizi kandıran şeytanlarmı, yoksa Allahmı? Eğer Allahsa, o zaman tasavvuf veya şu bu altında reçetelere bakmaya gerek yok, Ayetler apaçık ortada, nacizane tavsiyemiz Ayetlere göre hayatınızı şekillendirin.

Bu insanlar açık açık ortada dolaşıyor ama başlarına birşey gelmiyor, korunuyor? Allahın Ayetleri hakkında ne demiştik; yasalar azınlığa göre indirilmez, çoğunluğun ihtiyacına göre indirilir. Bazı insanların kaderi hafiftir, atasal yükleri azdır, dolayısıyla bu insanların korunmaya ihtiyacıda yok. Bazılarınıda Rabbimiz cehennem için yaratmıştır, cehennemliklerede genelde bu dünyada dokunulmaz, rahat bir hayat yaşamalarına müsaade edilir, çünkü Allah onların yükünü cehennemde yakmak ister. Yani, rahat bir yaşam sürdüren herkes size örnek olmasın. Kim bize örnek olsun? Çoğunluk, içinde yaşadığınız toplum size örnek olsun. İçinde yaşadığınız toplumun başınada eğer bir çok kaza ve musibet geliyorsa, bilinki sizin başınızada gelecek.

Kaza ve musibetler hakkında da ne diyor Rabbimiz; "Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar
(Şura Süresi; 30). Bu Ayetler bizlere yaşadığımız kaza ve musibetlerin doğrudan işlediğimiz kötülüklere bağlı olduğunu anlatıyor. Örneğin; içinde yaşadığınız toplumun başına çok kötülük geliyorsa, bilinki o toplumun üzerinde çok günah yükü var. O zaman bu insanlar neye ihtiyaç duyuyormuş; temiz bir kalbe değil, korunmaya ihtiyaç duyuyormuş. 

O korunmayı nasıl elde ederiz? Allahın emirlerini yerine getirerek. Sıkıntılarımızın çözümlerini Rabbimiz bizlere sunmuş, yapıp yapmamakta size kalmış. 

Temiz bir kalp bizi korumazmı? Allah namaz korur diyor, dış örtü korur diyor, siz hiç Allahın güzel bir kalbin koruduğunu söylediğini duydunuzmu? Duymadınız. Yaşantınızda bunu gördünüzmü? Görmediniz, kandırılanlar hep temiz kalpli olanlar oluyor. Kalp güzelliği başka insanları sizden korur, çünkü siz kötülük düşünmüyorsunuz, kalp güzelliği ama sizi başkalarından korumaz. Nitekim ortalığa baktığınız zamanda bunu görüyorsunuz, en çok mağdur edilenler kalbi en çok temiz olanlar. Sadece buna, hayata bakarak temiz bir kalbin sizi korumadığını çıkarmanız gerek. Korumadığını Allah bildiği içinde zaten insanı koruyacak ibadetler indirmiş.

Ne yapar o zaman güzel bir kalp? Bunu anlamanız ve analizini yapmanız için kalbin görevini iyi bilmeniz gerekiyor; kalp ruhun yerleştiği mekan olduğu için, kalp eylemlerinize bir ruh yani bir duygu katar. Duygu kattığı zaman ne olur? Eyleminize bir enerji kazandırır. O enerji ne yapar? Sindiği şeyleri besler. Başka ne yapar? Eyleminize bir kimlik kazandırır. Ne için yapıyorsunuz o eylemi bunu kimliklendirir. Bunu ne için yapar? O eyleminiz sevap olarakmı hanenize yazılacak, günah olarakmı bunu belirlemek için. Eylemi kim yapar? Nefis yapar. Eylemlerimiz nefisten, içeriği (enerji ve kimlik) kalpten geliyorsa, o zaman kalp ne yapıyormuş; eylemlerimiz hanemize sevap olarakmı günah olarakmı yazılacak bunu belirliyormuş. O zaman temiz bir kalp ne yapıyormuş; hanemize günah yazılmasına engel oluyormuş. Yani temiz bir kalp bizi korumuyormuş, ki öyle olması gerek zaten, aksi takdirde örtünme ve namaz gibi ibadetleri çöpe atabilirsiniz, kalbimiz eylemlerimizin sevap ya da günah olarak hanemize yazılmasına sebep oluyormuş. 

O yüzdenmi örtünme? Sadece örtünmede değil, o yüzden ibadetlerimiz ve o yüzden madde içeren, fiziki eylem içeren ibadetlerimiz. Biz madde aleminde yaşıyor ve madde tarafından tehdit ediliyoruz, dolayısıyla korunmayı temiz kalp gibi soyut ibadetlerde değil, madde içerikli ibadetlerde aramalıyız. Her bir ibadetinde bir konuda bizi koruduğunu, dolayısıyla günlük hayatımızda kapsamlı bir koruma istiyorsak tüm ibadetleri yerine getirmemiz gerektiğini bilmemiz gerekiyor. 

O yüzdenmi Allah ibadetler üzerinde o kadar duruyor? Aynen. İbadetlerimiz Allah için değil, biz insanlar için indirilmiş. İbadetler sevap kazanmamız içinde indirilmemiş, elbette Allahın bir emrini dikkate aldığımız ve uyguladığımız için her ibadette sevap kazanıyoruz, fakat bu ibadetlerin asıl amacı sevap kaynağı olmak değil, asıl amacı yeryüzü hayatımızda bizi korumak. Bakınız değerli dostlar; Allah birşeyleri bize farz kılıyorsa, bir azınlık buna ihtiyaç duyduğundan ötürü yapmıyor, çoğunluk buna muhtaç olduğu için yapıyor. Örneğin sizin kalbiniz temiz olabilir ve siz kendinizi kendinizce kötülüklere karşı koruyabilirsiniz, fakat kaç kişinin kalbi sizdeki gibi temiz? Çok azın. O zaman insanların sahip olmadığı bir konu hakkında insanlara niye gaz veriyorsunuz? Temiz bir kalbe sahip olsunlar, önemini anlasınlar diye hocam diyorsanız; İslami ibadetleri önemsizleştirerekmi? İslami ibadetleri önmesizleştirerek bu insanların kalbini nasıl temizlemeyi düşünüyorsunuz? Lafı fazla gevelemeye gerek yok, temiz kalbin toplumda karşılığı yok, temiz kalp felsefesini yayan şarlatanlar kulağa hoş gelen kelimelerle insanları kandırıyor, üstüne insanları İslami ibadetlerden uzaklaştırıyor, uzaklaşan insanlarda kader tarafından hayatları boyunca tokat yiyip duruyorlar.

Eğer insanlara çözüm sunacaksanız, doğuştan size verilen nimetleri, insanların sabah akşam çalışsalar dahi kolay kolay elde edemeyeceği o nimetleri birer çözüm yolu olarak sunmayın. Herkesin kolay elde edebileceği, kolay erişebileceği çözüm yollarını sunun. Oruç gibi, namaz gibi, sadaka ve hayr gibi. İbadetlerimizle temiz kalp arasındaki fark nedir diye soruyorsanız, işte bir farkta bu; İslami ibadetler çok rahat yapılabilir ve erişebilir uzaklıkta. Üstüne ibadetlerimiz sizden ne bir ücret istiyor ne bir emek ne de sizi bekletiyor. İstediğiniz zaman istediğiniz ortamda yapma şansına sahipsiniz. Rabbimiz ibadet altında sıkıntılarımıza kolay ve basit çözüm yolları sunmuşken, insanları ulaşması zor, yıllarca emek gerektiren, bir çoğunun asla ulaşamayacağı veya başaramayacağı çözüm yollarına itmeyin. 

Örneğin; günümüz insanların kaçı tertemiz bir kalbe sahip? Yüzde 0.01'den azı. Çoğunluk kötü ise, insanların başına kaza ve musibetleri çekende kötülükse, o zaman bu insanlara kendilerini korumayı nasıl öğreteceksiniz? Temiz kalple bunu öğretemezsiniz, çünkü bu insanların kalbi temiz değil. Velevki temiz, nadir bulunan bir insan, yinede o temiz kalp onun işine yaramayacak çünkü temiz kalp insanları korumuyor. Temiz kalp başkalarını sizden korur, ama sizi başkalarından değil. Temiz kalp dahi insanları korumuyorsa, ne koruyor? İşte bu sorunun cevabını Kur'an-ı Kerim vermiş; başınıza gelen sıkıntılar üzerinizdeki günah yüklerinden geliyor, o yüzden ilk önce bu günahlar için tövbe edin, sonrası bu günahlardan gelen kul haklarına yönelik bir kefaret sürecine girin, bu arınma süresi ve sonrasında da namaz ve dış örtü gibi önlemlerlede kendinizi koruma altına alın demiş. İnsanların ciddi sorunları var ve bu insanlar somut, elle tutulur çözüm istiyor ve bu çözümü sadece Kur'an-ı Kerim sunuyor. O yüzden, bu insanlara içi boş, laf ebeliğinden ötesine geçmeyen felsefe çekmeyi bırakın, hakikatte karşılığı olmayan baatıl uygulama ve inançlarla daha fazla oyalamayın, hiç vakit kaybetmeden bu insanları Allahın Ayetleri ile tanıştırın. 


Arınma gerçekleşti ve kaza ve musibetler üzerlerinden kalktı, bu durumda dış örtülerini kaldırabilirlermi? Kaldıramazlar, çünkü o arınma halini ölünceye kadar ayakta tutmaları gerekiyor. Ölünceye kadar şeytanlarla kendi aralarına bir set çekmeleri gerekiyor, o sette dış örtü ile başlıyor. 

Özetlersek: mikroplara karşı korunmak için 2 yıl maske taşıdınız ve bunuda küçücük bir mikrop, ağız ve burun gibi sınır kapılarınızdan bedeninize girmemesi için yaptınız. Demek örtünün mikroplara karşı koruduğunu sizde biliyor ve inanıyormuşsunuz. O zaman sorun ne; kapanmanın koruduğunu Allah söylediğinde inanmadınız, DSÖ ve onun arkasındaki satanist tayfa bunu söylediğinde ise buna inandınız. Demek sizin derdiniz kapanma değilmiş, derdiniz Allahlaymış. Allah korunmanız için kapanın dediğinde bununla dalga geçtiniz, taptığınız makamlar size kapanın dediğinde çok rahat kapanabildiniz, hatta Allahın emrettiği kapanmadan çok daha ötesine gittiniz. Demek sizlerin kapanmayla ilgili bir derdiniz yokmuş, derdiniz Allahlaymış. Bilim camiasının bugün farkettiği birşeyi Rabbimiz bundan 1500 yıl öncesi bizlere aktardı, bedeninizi örterseniz büyük veya küçük, insan veya cin, canlı veya cansız farketmez korunursunuz dedi. 1500 yıl boyunca olaylar olmadan öncesi önlemimizi almamızı sağlayarak Müslüman olmanın ayrıcalıklarını bize yaşattı. Biz bu manevi ayrıcalığın tadını çıkarırken siz ne yaptınız; sabah akşam bizimle dalga geçtiniz. Allahta bu dalga geçmelerinize kayıtsız kalırmı, elbette kalmaz, bunun bir gün size bir cezası olacağı açıktı ve nitekim oldu, gün geldi ve bir mikrop size musallat oldu, o mikropta kapanmayla ilgili dalga geçmelerinizin ahını çıkarırcasına, sizleri öylesine bir şizofreni ve panik havasına soktuki her yerinizi kapattınız, eşlerinize dokunmadınız, hatta okuldan gelen çocuklarınızı bile eve almadınız. Buradan da ne dersi çıkaracaksınız; Allahla dalga geçilmeyeceğini.

Müslümanlar insan ve cin mikroplarından korunmaya çalışırken siz güldünüz, gün geldi o mikropakların daha ağırı sizi buldu ve size musallat oldu. Siz yıllarca örtünen bacılarımıza güldünüz, covid döneminde o şizofrenik kapanma hallerinizi görüncede Allah, melekleri ve müslümanlarda size güldü. Siz dış örtüyle birlikte yüzlerini kapatan bacılarımızla dalga geçtiniz, insan yüzünü hiç örtermi dediniz ve onları öcü gibi gördünüz, halbuki o kapanma o kadınlardaki asaleti açığa çıkarmıştı, covid döneminde siz yüzlerinizi kapatmak zorunda kaldığınızda ve sizlerin yüzü görünmez olduğunda ise, sizde asaletten eser yoktu, hepiniz birer zombi gerçek öcüler gibi ortalıkta dolaştınız. Kötülüğün karşılığı denginde bir kötülük diyor Rabbimiz, bu Ayeti şimdi daha iyi anladınızmı? O yüzden hep ne diyoruz, hep iyi düşününki Allahta sizin hakkınızda hep iyi düşünsün. Hep iyilik yapınki hep iyilik görün. Covid, örtünen bacılarımıza yapılan saldırılara kıssas olarakmı indi; elbette sadece onunla ilgili değil. Allahu Teala kötülerin tuzaklarını onaylamadan öncesi o toplum o tuzağın içeriğini hak ediyormu buna bakar, örneğin covid mikrobu nelere sebep olacaksa, o konuyla ilgili toplumun bir sabıkası varmı buna bakar, her konuda toplum sabıkalı çıktığı zamanda o musibete onay verir. Dolayısıyla evet, eğer covid sizi kapanmaya, örtünmeye, yüzünüzü gizlemeye, insanları öcü gibi görmeye, başkalarında sizi öcü gibi görmeye ittiyse, ittiği kadar demek o konularda halt işlediniz. Kısassa Kıssas. İslam dinin kuralı bu, başkalarına ne yapıyorsanız aynısına sizde maruz kalıyorsunuz. "Bir kötülüğün cezası, ona denk bir cezadır..." (Şura Süresi; 40).

Değerli dostlar; örtünüp örtünmemeniz Allahın umrunda değil, çünkü Allahın bundan bir kazancı yok. Örtünmeden kişi nemalanıyor, dolayısıyla örtünürseniz bundan siz nemalanacaksınız, örtünmezseniz bundan zarar gören yine siz olacaksınız. Bu örtünme erkek içinde geçerlimi; evet geçerli, fakat erkek ve kadın Allah nezdinde eşit değil, dolayısıyla erkeğin örtünmesi ile kadının örtünmesi ve içerdiği şartlar farklı. Örneğin; kadının yaşam alanı olarak evi takdir edilmiş, erkeğin yaşam alanı olarak ise dış dünya takdir edilmiş, Allahta kişiler için takdir ettiği yaşam alanlarında o kişilere büyük kısıtlamalar getirmez. Örneğin; kadın kendi yaşam alanı olan evinden çıktığı için korunmaya ihtiyaç duyuyor, erkek ise dış dünyada o korunmaya ihtiyaç duymuyor, çünkü dış dünya zaten onun doğal yaşam alanı olarak takdir edilmiş.

O zaman erkeğin örtüsü ne; erkeğin örtüsü göz kapakları. "Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Allah onların bütün yaptıklarından haberdardır" (Nur Süresi; 30). Dikkat ederseniz bu Ayette sizi korur denilmiyor, çünkü erkeğin kendi yaşam alanında korunmaya ihtiyacı yok. O zaman ne deniliyor bu Ayette; arındırır deniliyor, yani haramdan sakınırsanız temiz kalırsınız deniliyor. Kadının örtüsü dış örtüsü ve göz kapakları, erkeğin örtüsü ise sadece göz kapakları. Kadın dışarıya adım attığında yara almamak ve günah yüklenmemek için kendisini koruyacak, erkek ise sadece günah yüklenmemek için kendisini koruyacak. Erkek dışarıya adım attığında kendisini kadınlara karşı örtmeyecekmi? İslam dini kadını dış dünyada yok sayıyor, İslama göre olmayan birşeyede İslam dini önlem indirmez. İslam dini kadını evde görüyor, evde var olduğunu varsayıyor, dolayısıyla ortalıkta dolaşan kadınları korumak için Ayetler indirmez. Kadın erkekler alemine bulaşırsa bu kadının sorunu, erkeğin değil der ve kadını koruma altına almaz.  

İslam dini paket halinde geldiği, bir ibadeti yapmadığımız zaman diğerlerinden de nemalanamadığımızı söylediniz, en azından biz öyle anladık, bu durumda namaz kılıp başı açık olanlar var, bunlar şimdi namazın koruyucu enerjisinden yararlanamazmı? Güzel bir soru, o zaman konuyu netleştirelim; Allahın Ayetleri, insanın yazdığı anayasalardan farklı olarak bir ruha sahip ve o ruh aktif edildiğinde arka planda sizin lehinize veya aleyhinize birşeyleri harekete geçiriyor. Örneğin; insanın yazdığı kanunları çiğnediğinizde nasıl aleyhinizde davalar açılıyor, kamu harekete geçiyorsa, Allahın Ayetlerini çiğnediğiniz zamanda enerji boyutunda aleyhinize birşeyler harekete geçiyor. İnsanlar maalesef bunun farkında değil, o yüzden yeryüzü yasalarından korktukları kadar Allahın yasalarından korkmuyorlar. Bilmiyorlar Ayetleri çiğnediklerinde, Allahın yapmayın dediği şeyleri yaptıklarında kendilerine bir kamu davası açıldığı, perde arkasında kendi aleyhlerine birşeylerin harekete geçtiğini. Artık biliyorsunuz. 

Ayetler ve onların korumasıyla ilgili kural şu; bir Ayetin enerjisinden yararlanmak istiyorsanız, yararlanabilmeniz için aranan şart, o ibadeti kötüye kullanmamanız. Bir Ayetin enerjisinden yararlanmak istiyorsanız, sevap içerikli birşey yapıp yapmadığınıza bakılmıyor, o ibadetle günah işleyip işlemediğinize bakılıyor. İnsan yasalarında olduğu gibi, iyilik işlemediğiniz zaman savcılık harekete geçmiyor, yasaları çiğnediğiniz zaman harekete geçiyor. Hangi yasaklardan sakınacağız? Kuran-ı Kerimde anılan yasaklar. Eğer Kuran-ı Kerimin içeriğinden faydalanmak istiyorsanız, o zaman onun yasalarına tabii olmanız sizden bekleniyor. Örneğin; ramazan ayında namaz kılmıyor ama oruç tuttuğunuzu varsayalım, bu durumda orucunuz kabul olurmu; o oruç halinizle Allahın Kur'anda yasak ettiği birşeyi yapmadığınız müddet kabul olur. Orucunuzla bir iyilik yapmak size nasip olmayabilir, çünkü iyiliği iyilik çekiyor, iyilik yapmakla ilgili siciliniz kötüyse, oruç veya namaz kılsanız dahi Allah size iyilik yapmayı nasip etmeyebilir, o yüzden iyilikleri ibadetlerden bağımsız değerlendirmek gerekiyor. Sizin bilmeniz gereken, bir ibadetinizin kabul olması için iyilik yapmak zorunda değilsiniz, o ibadetle kötülük yapmama zorunluğuna ama sahipsiniz. 

Örneğin; Rabbimiz dışarıya çıktığınızda dış örtünüzü alın, bu sayede korunursunuz diyor. Bir başka Ayettede gizli dost edinmeyin diyor. "..zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir.. (Maide Süresi; 5). Bir kadın dış örtüsünü alıp evden çıksa, evden çıkışın amacıda gizli tuttuğu sevgilisiyle buluşma olsa, bu durumda dış örtüsü onu o gün korurmu? Korumaz. Neden korumaz; çünkü kişi Allahın bir emrini çiğnemek için yola çıktı, dış örtünün enerjiside o suça karışmak, o suçun bir parçası olmak istemez. Eğer korursa, o zaman Allahın Ayetleri birbirine galebe çalmış, birisi diğerinin arkasından iş çevirmiş olur ve perde arkasında büyük bir kaos yaşanır.

Buradan da sorunuzun cevabını siz kendiniz çıkarmış olmalısınız; bir kadının başı açık ama namaz kılıyor, o kadın dışarıya çıktığında namazı onu korurmu; korumaz. Neden korumaz, çünkü o kadın başı açık dışarıya çıkarak Allahın bir yasasını çiğniyor. Kapalı bir kadından örnek verelim, kadın kapalı ama iş hayatına atılmış, bu durumda onun dış örtüsü onu korurmu; korumaz. Neden korumaz, çünkü Allah kadının iş hayatına atılmasını tasvip etmiyor, Ayetlerlede bunu yasalaştırmış, ortada bir yasak olduğu içinde baş örtüsünün açığa çıkardığı enerji kişiyi korumaz, çünkü o suçun bir parçası olmak istemez. Kural çok basit; bir Ayetin enerjisinden yararlanmak istiyorsanız, o enerjiyle Kur'an-ı Kerimin yasakladığı birşeyi yapmamanız gerekiyor.

Örneğin dış örtünüzü aldınız ve fal baktırmaya gidiyorsunuz, bu durumda dış örtünüz sizi korurmu; korumaz. Neden korumaz; çünkü fal bakmak Ayetlerle yasaklanmış bir iş. O niyetle evden çıktığınızda dış örtünüz sizi korumaz. Bir Ayetin enerjisinden nemalanmak istiyorsanız, o enerjiyle başka bir Ayetin yapma dediğini yapmamanız gerekiyor. Yararlanmak istediğiniz enerjinin kaynağı bir Ayetse, uymanız gereken yasaklarda Ayetlerle anılan yasaklar. Kutsal Kitabımız belirli ibadetler içeriyor, sizde o ibadetleri yaparak o enerjileri açığa çıkarabilirsiniz. Kutsal kitabımızın bizzat yapmayın dediği şeyleri yapmadığınız müddet ve oranda da o enerjilerden yararlanmanıza müsaade ediliyor. Bir yasak hadislerde geçiyor, ama Ayetlerde geçmiyor; kabul olurmu? Olur.
Bizim anayasa Kitapçığımız Kur'an-ı Kerim ve Allah ben onu tamamladım diyor; "..Bugün, inkar edenler sizi dininizden etmekten umutlarını kesmişlerdir, onlardan korkmayın, Benden korkun. Bugün, size dininizi bütünledim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslam'ı beğendim..." (Maide Süresi; 3). Ben tamamladım dedikten sonrası bunun ardından kitabımıza, anayasımıza birşey eklenmez. Ayetlerdeki enerjinin sırrı kutsal kitabımızın o bütünlüğünde saklı. Dolayısıyla kutsal kitabımızın dışında olan birşeyi uygulamanız veya yapmanız sevap kazandırabilir, ama aleyhinize kamu davası açılmasına sebep olmaz, çünkü Ayetlerde anılmıyorsa bir yasayı çiğnemiş olmuyorsunuz. Bazı insanlar peygamberimize olan hürmeti maalesef abartıyor, peygamberimizin sözlerini Allahın sözlerine eşit tutuyor. Siz bunu lütfen yapmayın, peygamberimizde bizim gibi beşerdi, bir kuldu ve bizim gibi o da Allahın yasalarına tabiiydi.

Ayetler kötülüğün bir parçası olmuyorsa, o zaman sihir ve büyüde nasıl Allahın Ayetlerini kullanabiliyorlar; Ayetlerin enerjisini hapsederek. O enerjiyi o mekana o eşyaya bağlıyorlar, o enerjinin oradan çekilme şansı olmuyor. O yüzden bu çok büyük bir günah, o yüzden sihir ve büyü yapanların yeri yurdu yok, ne bu dünyada ne de ahirette. 


Devamı gelecek... -16.12.2025 











kelimelerden türemiş hurafeler