aşı: çözümmü tuzakmı, bir yılın değerlendirmesi
-02.02.2022
Geçen yıl bu dönemlerde Türkiyede aşılanma başlandı. Neredeyse bir yıl geçti, gelin birlikte bir yılın değerlendirmesini yapalım. Hatırlarsanız geçen yıl bize neler anlattılar neler; salgın ve ölümlerin önüne ancak aşıyla geçebiliriz dediler, özgürlüğümüze ancak aşıyla kavuşabiliriz dediler. 2020 ve 2021 yılı boyunca, öylesine bir algı operasyonu çektilerki, aşısız bu salgın sürecini atlamayacağımızı bize anlattılar. Aradan bir yıl geçti, ne oldu? Salgın durdumu, ölümlerin önüne geçilebildimi? Hayır. Dahada kötüleşti. Geçen yıl ocak aylarında, henüz aşı ortalıkta yokken ve insanlar salgını bir yıldır aşısız geçiriyorken günlük vaka sayısı 7 bin, günlük ölüm rakamıda 100 civarıydı. Geçen yıl ocak ayı sonuna doğruda hemşirelerle aşılanma süreci başladı. Aradan bir yıl geçtikten, 140 milyon doz aşı sonrası durum ne; günlük vaka sayısı 100 bin üzerinde, ölüm rakamı ise günlük 200 civarı. Yani aşısız geçirdiğimiz yılı (2020), aşılı geçirdiğimiz yıla (2021) kıyasla daha az vaka daha az ölüm gerçirmişiz. Hani aşı herşeyi çözecekti? Bir yıl boyunca atıp tutanlar nerede şimdi? Hergün ekranlara bağlanıp aşının önemini anlatan güya profesörler nerede? Herkes sus pus.
Ne diyor sağlık bakanı; "İlk kez dün günlük vaka sayısı 100 binin üzerine çıktı. 100 bin gibi bir sayının bundan 6 ay, 1 yıl önceki anlamı ile bugünkü anlamı aynı değil. Vakalar genelde omiciron kaynaklı ve hastalık hafif seyrediyor" diyor. Ey sağlık bakanı; düne kadar bunu söylemiyordun ama, düne kadar ölen vatandaşlarımız üzerinden aşının önemine vurgu yapıyordun. Her gün ama istisnasız her gün ölen vatandaşlarımız üzerinden duygu sömürüsü yapıyordun, aşınızı olun, ölen sizin yakınınız olabilir diyordun. Neden aynı kelimeleri şimdi kullanmıyorsun, bugün ölenler can değilmi? Hergün 200 kişi kaybediyoruz, neden bugün ölenleri yok sayıyorsun? Hastalık hafif seyrediyor diyorsun, geçen yılda hafif seyrediyordu, hatta bugünlerden daha az insan ölüyor bugünlerden çok daha az vaka ile karşı karşıyaydık, neden o günlerimizde bu rahatlılığa sahip değildin? Diyorki; "Artan vaka sayıları konusunda sağlık bakanınız olarak söylüyorum. Endişe etmeyiniz. Hastalık eski günlerindeki gücünde değil. Grip olan vatandaşlarımızın sayısını günlük olarak ilan etsek benzer manzaralarla karşılaşırız. Müsterih olun". Geçen yıl biz bunu dediğimizde, bu ölümler yanıltıcı biz zaten her yıl 50 bin insanımızı üst solunum yolu enfeksiyonlarına kaybediyoruz, günlük ölüm rakamları yanıltıcı, covid-19 olmasaydı bunlar yine bir grip virüsüne yenik düşecekti dediğimizde kimseyi dinletemiyorduk. Ey sağlık bakanı; bugünün vaka sayıları normal grip sezonunda olduğu kadarsa ve korkulacak birşey yoksa, geçen yıl aynı dönemde biz bundan çok daha az vakalara sahipken neden o zamanda bunu söylemedin, grip vrüsleri arasında şuan baskın olanı covid-19, endişe edilecek birşey yok, biz bu rakamları covid-19 olmasaydıda verecektik söylemini neden o günlerde de dile getirmedin? Geçen yıl bu dönemde vakalar 7 bin civarıydı ve sen insanları her gün ölümle korkuttun, bugün vakalar 100 bin üzerinde, ölümler 200 dayanmış ve sen rahat olun diyorsun. Madem bu virüsü (covid-19 ve omicron gibi varyantlarını) sıradan bir grip virüsü olarak görüyorsun, bu rahat tavrı neden geçen yıl sergilemedin? Geçen yıl çok daha az vaka çok daha az ölüm vardı, neden geçen yıl rahat olun demedin?
Ey sağlık bakanı; birde bizlere aşısızlığın tanımını yaparmısın. İki doz sinovac aşısı olanlar senin için aşısız kategrosinemi giriyor? Örneğin; kişi 2 doz sinovac 2 doz bioNTech aşısı olmuş, bunları ama olalı aradan 6 ay geçmiş, bu kişi senin nezdinde aşılımı aşısızmı? Senin nezdinde aşılı sayılıabilmek için her 3 ayda bir aşımı olmak gerekiyor? Senin için aşısızlığın tanımı tamda nedir?
2021 yılının gazete manşetlerini hatırlayın, sürekli aşıya direndi ve öldü manşetleri atıldı. Aşı olmayanların ölümlerini nasıl manşetlere taşıdıklarını hatırladınızmı, sanki o kişiler aşı olsaydı ölümden kurtulabileceklerdi, sanki insanların ölümünü covid-19 belirliyor. Bilginize, kişinin ölüm tarihi doğduğunda belli, iyi ve kötü amellerlede bunu ya uzatıyor ya da kısaltıyorsunuz. Anlayacağınız eğer birisinin kaderinde 2021 yılında bir solunum yolu enfeksiyonundan ölmek vardıysa, covid-19 olmasaydı dahi bu kişiler bir grip virüsüne yakalanıp öleceklerdi. İnsanları ama öyle korkuttular öyle algı çektilerki covid-19'a yakalanan herkesin öldüğü, aşıylada bu ölümlerin önüne geçildiği inancını yaydılar. Geçebildilermi? Hayır. Hergün 200 kişi vefat ediyor ve bunların her biri en az iki doz aşı oldu, hatta bazıları üçüncü ve dördüncü doz aşısını oldu. Bu ölümleri manşete taşıyorlarmı, üç doz aşısını oldu ama covid-19'dan vefat etti diyorlarmı; hayr. Medya, bilim camiası herkes gerçekleri gördü, ama suçlu psikolojisi içinde sus puslar. Kendi iç dünyalarında bu aşıların içi boş olduğunu onlarda çoktan anladı, bu aşıların yayılımında kendilerininde bir payı olduğu için ama sus puslar. Hocam, ölümün önüne geçilmez, ama önlem almayalımmı diyorsanız; elbette alın, ama bilimin dışına çıkmayın. Bu aşılarda bilim dışı. Bir aşı üretimi en az 10 yıl alır, bu aşılarsa bir yıl içinde piyasaya sürüldü. Bu aşılar bilimden uzak aşılar. Kaldıki, bunları piyasaya sürenler (küresel satanistler), bunlar biz insalığın iyiliğini düşünüyoruz diye ortaya atılıyorsa, google facebook ve youtube el birliği bu aşıları savunuyorsa, zaten orada burada bir yamukluk olduğunu anlamanız gerekiyor, bunlar kızılderelilere bulaşıcı hastalık içeren batanniyeler dağıttı, tarih boyunca kötülük yaptı, bunların bu işte parmağı varsa bu işten hayr çıkmaz deyip bu aşılardan uzak durmanız gerekiyordu. Devlet mal, bilim camianız mal, sizde mal olunca ama herkes tuzağı yuttu. Şimdi de herkes şaşkın şaşkın ortalıkta dolaşıyor, kendisini neler beklediğinden bi habersiz. Neden, çünkü bir aşı piyasaya sürülmeden 10 yıl boyunca laboratuvar ortamında takip edilir. Bir yıl iki yıl, beş yıl altı yıl vs nelere sebep olacağı bu süre içinde not edilir. En basiti, karşılaşabileceğiniz yan etkileri kullanım kılavuzuna yazılır. Şimdi birde böylesine bir laboratuvar ortamından geçmeyen birşeyin size verildiğini düşünün. Bu aşılarla sizde yaptıklarıda bu oldu, canlılar üzerinde denenmemiş, bedeninizde nelere sebep olacağı bilinmeyen aşıları getirdiler ve size enjekte ettiler, hemde bir defa değil bir kaç defa.
140 milyon doz aşı olunmuş ülkemizde, insanlar 8 ay gibi kısa bir süre içinde 4' üncü aşılarını oluyor, yani iki ayda bir aşı olmuşlar. Bir yıl içinde piyasaya sürülen, yarınlarımızda nelere sebep olacağı, kaynağı meçhul bir maddeyle. Soruyoruz size; aradan bir yıl geçti, herhalde yıllık analizini yapıyorsunuzdur, aşı vurmasaydık ne olurdu, aşı vurduk ne oldu, bunun analizini yaptınızmı? Bu millete bu aşıları vurmaya değdimi? Rakamlar ortada; değmedi. Aşısız dönemde bu millet bu virüsü daha rahat atlatmış. Örneğin; 2019 kasım aralığına doğru virüs ortaya çıktı, 2020 yılında biz salgını aşsız geçirmişiz, 2021 yılını ise aşılı. 2020 yılını 2021 yılıyla kıyasladığınız zamanda da, 2020 yılını çok daha az vaka ve ölüm sayısı ile geçirdiğimiz görülüyor. Anlayacağınız aşı hayatımıza girdikten sonrası durum kötüleşmiş. Hatırlayınız ilk önce toplumun %75'i aşı olursa salgın duracak, kısıtlamalar kalkacak ve herkes rahat hayat yaşayacak dediler, ya sonrası? Toplumun %75 aşı olduğunda salgın dindimi; dinmedi. Bu sefer toplumun %85 aşı olursa salgın diner dediler. Toplumun %84.5 aşı olduğunda salgın dindimi; dinmedi. Bu kadarmı; hayır. İlk önce iki doz aşınızı olursanız güvende olursunuz denildi. İki doz aşının korumadığı anlaşılınca, bu sefer üçüncü doz aşınızı olursanız güvendesiniz denildi. Sonra anlaşıldıki üçüncü doz aşıda yeterli değilmiş. Bu sefer her 3-4 ayda bir aşınızı olun demeye başladılar. Sonuç? Hastanelere yoğun bakımlara bir bakınız, yoğun bakımda yatanlar her 3-4 ayda bir aşı olanlar. Aşılanma arttıkça insanların virüse karşı hassasiyeti arttı. Salgın ve ölümler artarak devam etti. Hatta yıllardır kış aylarında grip olmayanlar, aşı olduktan sonra bu kış grip olup teker teker dökülmeye başladı. Bunları niye öngöremediler; öngöremezler çünkü tarihte ilk defa bu aşıyla karşı karşıyalar. Zaman dilimi içinde söylediklerinin hepsini yuttular, çünkü kendileride bu aşının bir yıl sonra nelere sebep olup olmayacağını bilmiyor.
Arkadaşlar, vurulduğunuz her aşyla aşıların içindeki trilyonlarca virüs kılcal damalarınızda sinsice birikiyor ve bunlar bir gün sizde kalp krizi, beyin kanaması ve organ yetmezliği gibi sorunlara yol açacak. Yani, siz salgınla mücadele ederken, bedeninize enjekte ettiğinizin hesabı henüz önünüze koyulmadı. İki doz, üç doz ve dört doz aşılar oluyorsunuz, vurulduğunuz aşı ve içeriğine bedeninizde ne oluyor, bunu oturup hiç düşündünüzmü acaba? Vurulan aşıların bedeninizde yok olup gittiğinimi sandınız yoksa? Kısacası, aşı sizi covid-19'a karşı koruyacak ve salgını durduracak denildi, korumadığı artık net ortaya çıktı. Elbette bundan bir yıl sonra veya yaz aylarına doğru salgın kendiliğindende yok olup gidebilir, fakat bizlere bu aşıların bu salgını durduracağı söylendi, bu da yalan çıktı. Bize sürekli yalan, yalan ve yalan söylendi. Aslında yalanda diyemeyiz, çünkü ne yaptıklarını kendileride bilmiyor. Nasıl bilsinler, ne bu virüsle ilgili bir mesleki tecrübeleri var, ne de bu aşının etkisini bilecek araştırmalara sahipler. Bu aşı tarihte ilk bizim üzerimizde deneniyor, bizim üzerimizde de tecrübe kazanıyorlar. Kötü olanı; ekrana çıktıklarında hepsi konuyla ilgili uzman kesildi. Kimsede bunlara, sen göğüs hastalıkları uzmanı olabilirsin, enfeksiyon hastalıkları uzmanı olabilirsin ama covid-19 ile ilgili, bu aşıyla ilgili ne çalışmaların ne tecrübelerin var sorusunu sormadı. Bu aşının faydalı olup olmayacağı veya bir yıl sonra nelere sebep olabileceği konusunda hiçbir fikre veya bilgiye sahip değiller, çünkü aşı ilk bizim üzerimizde deneniyor. Onlar ama öyle emin konuştularki, herkes uzman kesildi, o yüzden de bu iş kötüye giderse ve gidecek, bunun hesabını ekrana çıkan bilim adamlarından, onları sabah akşam ekranlara çıkaran medya mensuplarından, buna dur demeyen tabipler odası gibi meslek örgütlerinden sonrada siyasetten sorulmalı.
Değerli dostlar;
tıpta veya bilimde aşı demek, bir defa vurul ve unut demek. Vurulduğun an hastalığı unut, artık bir ömür koruma altındasın demektir. Eğer birşeyden korunmanız için size her 3 ayda bir doz vurulmanız söyleniyorsa bilinki size vurulan aşı değil. Aşı hayatımıza girdikten sonrasıda bu net görüldü. Anladıkki, bu aşının covid-19 veya herhangi bir salgını durdurma diye vazifesi yokmuş. Tam aksi insanların bedenleri daha hassas oldu. Aşıyla birlikte ölümlerde arttı, soğuk salgınına yakalananların sayısıda. Örneğin; ölenlerin veya yoğun bakıma yatanların kaç doz aşı olduğunu bilen varmı? Hesap veren varmı? Yok. Sorular, sorular sorular. Şimdi soru sorma vakti bizde. Aşı olanlara geçmiş olsun, aşı olmayanlarada, ne mutlu size. Onca toplumsal baskıya bir yıl boyunca direndiniz, o direnişinde meyvelerini bugünlerimizde almayı hak ediyorsunuz. İnsanlığa büyük bir kazık attılar, aşıların salgını önlemek için olmadığı artık net ortaya çıktı. Her altı ayda bir aşı olun diyorlarsa size, bilinki kazığı yediniz. Zaman gerçeklerin aynasıdır, zamana bıraktığınızda ak koyun kara koyun herşey gün yüzüne çıkıyor. Günümüzde olduğu gibi, aradan bir yıl geçti ve herşey tüm çıplaklığıyla gün yüzüne çıktı, o da aşıların boş olduğu. Covid-19 bir bahaneymiş, bunlar aşılarla salgını veya covid-19 yok etme peşinde değilmiş, bunlar farklı birşeyin peşindeymiş. Neyinmi? Açık değilmi, adamlar insan nüfusu fazla, azaltmamız gerek diye bas bas bağırıyor. Söyleyenlerde tarih boyunca soykırım yapmış kişiler. Neden kimse bu tuzağı göremiyor? Bilim camiasi bir tarikata dönüşmüş, sorun burada. Sorgusuz sualsiz biat kültürü maalesef bilim camiasınada seriyat etmiş. Londradan Paristen New Yorktan bilgiler geliyor, dünyadaki müritleride (proflar doçentler) sorgusuz sualsiz bunu ülkelerinde yayıyor. Bilim camiasını küresel satanistler ele geçirmiş, bilim adı altında yalanlarıda dünyaya bunlar yayıyor. Rakamlar yalan söyelemez, bilim haktır diyen kerizlerde sorgsusz sualsiz bunlara biat ediyor. Müslümanları sorgusuz sualsiz biatla suçlayanların kendileri aslında bir biat zinciri içinde, bunun farkında değiller. O yüzden biz hep ne diyoruz, kendi aklınızı kullanın diyoruz. Aşılar ters teptiğinde ve milyonlar ölmeye başladığında ve bu bilim adamları idam cezası ile yargılanmaya başlandığında o zaman anlarlar. Batı bize böyle dedi, bizde uyguladık diyecekler. Bizde onlara, sizde akıl yokmu, kendi aklınız neredeydi, bu aşılar hakında ne tecrübeniz ne araştırmanız vardıda milletinizi aşıladınız diyeceğiz ve satanistlerin kontrolündeki bu bilim camiasıyla o hesaplaşmayada az günler kaldı.
Aşı karşıtı alman bir bilim adamı güzel bir tespit yapıyor, o tespiti sizinle paylaşalım
- Diyorlarki, salgın bitmesi için dünyada herkes 3 defa aşılanması gerek. Bu da 24 milyar doz aşı demek.
- Şimdi; her aşı üreticisi saniyede bir aşı üretse, 1 milyar aşı için 32 yıl gerekli.
- 5 üretici 5 tane aşı üretim merkezine sahip olsa ve her biri saniyede bir aşı üretse, bunların 7.8 milyar aşı üretebilmesi için 10 yıl gerekli. Dünya nüfusunu 3 kez aşılamak içinse 30 yıl.
- Soru şu; şuana kadar 7.8 milyar aşı üretilmiş ve dağıtılmış. 2019 yılında ortaya çıkan bir virüs için bu nasıl mümkün?
Oyunu görüyormusunuz? Rakamlar rakamlar rakamlar, rakamlar yalan söylemez, rakamları takip ederseniz doğruyu bulursunuz. Demek virüste yıllar öncesinden hazırdı, aşılarda.