• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

bilinmeyenler ve bilinmesi gerekenler............     
"Allah: Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz, diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir" (Mücadele Süresi; 58).







muta evliliği veya geçici evlilikler İslamda varmı?


Haftanın Konusu: İslamda muta evliliği varmı, yahut kişi çalışma hayatından ötürü bir süre yurtdışında kalması gerekiyor, o süre içinde sadece cinsel ilişilerini gidermek için biriyle nikah kıyabilirmi? Tasavvufta bazıları bunun mümkün olduğunu söylüyor, böyle birşey İslamda varmı, yokmu ve kişi boşandığı eşi ile tekrar evlenebilirmi, bunun şartları nedir bunlara kısaca değinmeye çalışacağız, umarız sizin için hayrlı ve aydınlatıcı bir yazı olur. 

Kişi geçici bir evliliğe gireşebilirmi? Girişemez. "...Sakın Allah’ın âyetleriyle eğlenmeye kalkmayın..." (Bakara Süresi; 231). Örneğin muta evliliği, bu durumda kişinin yaptığı muta evliliğine dönüşür bu da Allahı kandırmak Allahın Ayetleriyle dalga geçmek anlamına gelir. 

Evliliğe niyetlendiğimizde bu illa kalıcımı olması gerekiyor? Siz kalıcı niyetine adım atacaksınız, kısmetinize ne çıkar bunu bekleyip göreceksiniz. Allahu Teala illa evli kalacaksınız diye şart koşmuyor, tam aksi boşanmaların bu hayatın bir realitesi olduğunu bize anlatıyor. Örneğin; Rabbimizin peygamber eşlerini boşamakla tehdit etmesi veya hz Zeynebi kocasından boşayıp peygamberimizle evlendirmesi. Sizin bilmeniz gereken bizler yarınlardan sorumlu değiliz, bugünki eylemlerimizin yarınlarımızda nasıl sonuçlar doğuracak bundan da sorumlu değiliz, biz bugünki a'nımızdan sorumluyuz, eylem anında o eylemi ne niyetine yapıyoruz bundan sorumluyuz. Evlilikle ilgilide Allahın sizden beklediği doğru bir niyetle o evliliğe adım atmanız, o evlilik ne kadar sürecek bu sizin elinizde olan birşey değil, bunu kader hesaplıyor ve size sunuyor. Siz o anki niyetlerinizden sorumlusunuz. Örneğin; ne kadar çok o kişiye baştan sahiplenirseniz o kadar evliliğin içindeki bereketlerden o kadar eşinizin üzerindeki rızıklardan nemalanırsınız.

Evliğinizle ilgili Rabbimiz bağlayıcı bir söz söylemiyor, örneğin evliliğinizi sonsuza dek sürdürmeniz gerekir demiyor. Boşanma süreciyle ilgili Ayetlerden de zaten biz bunu anlıyoruz, boşanmaların bu sürecin doğal bir parçası olduğunu. Boşanmalar neden bu sürecin doğal bir parçası, Allah sorunlu evliliklerin devamı konusunda neden israr etmiyor; çünkü eşlerimiz bu hayata getirdiğimiz yükün bir parçası, biz o yüklerden kurtuldukça da eşimizden de kopmamız sürecin doğal bir parçası. Eğer kader eşinizi bir yük olarak görüyorsa, siz arındıkça kader onuda hayatınızdan söküp atabilir. Evliliklerimiz kaderimizin bir parçası olduğu için kaderimiz değiştikçe evliliklerimiz ve evleneceğimiz kişilerde değişir, değişebilir.

Evliliğimize kalıcı niyetiyle adım atmak gerekiyor, o zaman? Aynen. Böyle konulara kafa yorduğunuzda size bir tavsiyem, konuyla ilgili Ayetleri internette araştırın, onları farklı sekmelerde yan yana koyun ve onları okuyun, bir kaç gün boyunca okuyun, bir kaç gün sonrası Ayetlerin bir ruh içerdiğini ve görünenin ötesinde mesajlar içerdiğini anlarsınız. Örneğin; "Kadınlarınız, tarlalarınızdır. Tarlalarınıza dilediğiniz gibi girin ve kendiniz için de önceden hazırlıkta bulunun..." (Bakara Süresi; 223). Allahu Teala eşlerimizden bahsederken bunları bir tarlaya benzetiyor, tarlanın ruhunda da ne var; birşeyi yetiştirmek var. Buradan da siz, yakınlaşmanın ruhunda çocuk yapmak olduğunu çıkarmalısınız. Neden Allah bunu doğrudan söylemiyor; çünkü söylerse bu yasa olur ve herkesi bağlar. Eğer ama bu şekilde belirli kavramların arkasına gizlerse, o zaman herkes değil, onu açığa çıkaran onun enerjisinden nemalanır. Tarla kavramı belirli anlam ve enerjileri içinde barındırıyor, o enerjiyide Rabbimiz herkese bahşetmek istememiş. 

Örneğin bu Ayette Rabbimiz bizlere eşlerimizde huzur enerjisinin saklı olduğunu anlatıyor; "Allah, sizi bir tek nefisten yaratan ve kendisi ile huzur bulsun diye eşini de ondan var edendir..." (Araf Süresi; 189). Bu Ayette Rabbimiz bizlere eşlerimizde dileklerimizin gizli olduğunu anlatıyor; "...Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir" (Nisa Süresi; 1). Bu Ayette Rabbimiz bizlere sakinliğe erişmemizin sırrı eşlerimizde yattığını anlatıyor; "O'nun ayetlerinden biri de sizin için kendi cinsinizden eşler yaratmasıdır. Siz, onunla dinginleşir huzur bulursunuz.." (Rum Süresi; 21). Bu Ayette Rabbimiz bizlere rızkın, bereketin ve bolluğun eşlerimizde yattığını anlatıyor; "Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerden rızıklandırdı... (Nahl Süresi; 72). Bu Ayette de Rabbimiz bizlere arınmanın sırrı eşlerimizde yattığını anlatıyor. Siz onların yanlışlarını bağışladıkça, onlara bu hayatta tahammül ettikçe kendinizi arındırıyor, kendi üzerinizdeki yüklerden kurtulmuş oluyorsunuz; "Ey iman edenler, gerçek şu ki, sizin eşlerinizden ve çocuklarınızdan bir kısmı sizler için (birer) düşmandırlar. Şu halde onlardan sakının. Yine de affeder, hoş görür (kusurlarını yüzlerine vurmaz) ve bağışlarsanız, artık elbette Allah, bağışlayandır, esirgeyendir" (Tegabun Süresi; 14)

Bunların gibi nice örneklerden de biz alıyoruzki, eşlerle birlikte nice güzellikler geliyor. Siz ama tüm o güzellikleri yok sayar, bi' nevi evliliğin içini boşaltır, sadece cinsel ilişki uğruna nikah kıyar, geçici bir evlilik planlarsanız, o zaman evlilikte saklı tüm o güzelliklerdende kendinizi mahrum bırakmış olursunuz. En basiti bu hayatta huzur bulamazsınız, bu hayatta dilekleriniz yerine gelmez, rızkınız açılmaz vs.


O zaman kiminle evlenirsek evlenelim, evliliğimizin meşruiyeti evlilikle ilgili şartları ne kadar yerine getirdiğimize bağlı, öylemi? Aynen. Allahu Teala evliliği tanımlarken bunu bir düzine şartlar içeren bir antlaşma olarak görüyor, imam nikahınıda sizin imzanız oluyor. Örneğin; "Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar sizin için elbise (örtü), siz de onlar için elbisesiniz (örtüsünüz). Allah sizin kendinize kötülük ettiğinizi bilmektedir; tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdıklarını (neslinizi) isteyin!.." (Bakara Süresi; 187). Biz buradan anlıyoruzki, evlilik cinsel ilişki ötesi şartlar içeren bir antlaşma, bu şartlardan biriside çocuk yapmak. Örneğin; evleniyor ama çocuk yapmıyorsanız, evliliğin şartlarını yerine getirmiyorsunuz. 

Hocam evlenip çocuk yapamayanlar var, onlar vebal altına girmiyormu? Bu, ne niyetle yapmadıklarına bağlı. Eğer hayatı yaşamak, kariyer yapmak için yapmıyorlarsa vebal altına giriyorlar. Eğer ama yapmak istiyorlar, ama Allah nasip etmiyorsa, o zaman vebal altına girmiyorlar. Örneğin; o yüzden Allahu Teala doğrudan çocuk yapın demiyor, eğer deseydi bu bir emir olur ve emri yerine getiremeyen herkes vebal altına girerdi. Bunun yerine daha geniş bir cümle kuruyor, ilişkiye girdiğinizde Allahın sizin için yazdıklarını isteyin diyor. Bu sayede hem sizi çocuk yapmak gibi bir konuda bağlamıyor, hem o ilişkinin altında bir çok kerametin olduğu mesajını veriyor.

Evlilik ne tür şartlar içeriyor? Bunu Rabbimiz Ayetlerinde açıklıyor; "Ey Peygamber! Mü’min kadınlar sana gelip de Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zinâ etmemek, çocuk­larını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftirâ uydurup getirmemek, dine ve akla uygun hiçbir konuda sana karşı gelmemek hususlarında sana itaat etmek istediklerinde, sen de onların itaatını kabul et ve onlar için Allah’tan bağışlanma dile! Şüphesiz Allah, çok bağışlayıcıdır, sonsuz merhamet sahibidir" (Mümtehine Süresi; 12).

"Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha iyi, kendini Allah'a veren, inanan, sebatla itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bâkire eşler verebilir" (Tahrim Süresi; 5). Evlilikte bir kadından beklenen bunlar. Bu iki Ayette birşey dikkatinizi çektimi, ikiside itaatten bahsediyor. O yüzden Allah saliha kadınların tanımını yaparken itaatkar kelimesini kullanıyor, kocasına gönülden itaat edenlerin saliha kadın olduğunu söylüyor. "Onun için Sâliha kadınlar itaatkârdır" (Nisa Süresi; 35). Örneğin günümüzde hangi kadın eşine gönülden itaat ediyor. Çok azı. 

Evlenirken bir erkek neyin altına imza atıyor? "Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarfetmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah'ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır..." (Nisa Süresi; 34). Evlilikte bir erkekten beklenen en temel şey bu, evin giderlerini karşılamak. Bu Ayet bizlere bir çok şeyi anlatıyor, bunlardan en önemliside yöneticilik vasfının harcamalar ile tanımlanması. Bu Ayet bizlere erkeğin yönetici kılındığını, bununda harcamaları kendi kasasından yaptığından ötürü verildiğini aktarıyor. Dolayısıyla hem doğrudan yönetici erkektir diyor, hem dolaylı yoldan evin giderlerinden erkek sorumludur diyor. Allahu Teala evin giderlerini karşılamakla yöneticilik makamı arasında doğrudan bir bağlantı kuruyor, dolayısıyla bir erkek evin ihtiyaçlarını karşıladığı kadar o evde söz sahibi ve bir ağırlığa sahip olabiliyor.

Örneğin; eğer parayı kadın getirir ve kadın kendi kasasından evin giderlerini karşılarşa, o zaman o evde erkek akaya alınmaz, yöneticilik vasfı kadına geçer.

Kadınlar o zaman yönetici olabilir, öylemi? Evet olabilirler, ama Allah nezdinde meşru sayılmazlar. Oturduğunuz yerde oturun diyen Allah, o kadını hiç iş dünyasına sürüklermi? Sürüklemez. Yöneticilik vasfın erkeğe verilmesinin nedeni çalışıp aileye bakma sorumluluğun erkeğe verilmesinden ötürü. O doğrultuda da Allah kendisini, kadına kıyasla daha güçlü ve dayanıklı yaratmış. Allah dünyanın yükünü erkeğin omuzlarına bindirmiş, o yükü kaldırabilecek gücüde kendisine vermiş. Örneğin; bir kadının yükü dışarıda değil kendi içinde saklı (rahim), dolayısıyla kendisinede o doğrultuda güç ve kuvvet bahşedilmiş. "..Eşiyle birleşince eşi hafif bir yük yüklenir (gebe kalır) ve (bir müddet) onu taşır..." (Araf Süresi; 189). Kadının yükü kendi içinde saklı, erkeğin ki ise dışarıda. Kadın kendi yükünü bırakıpta dışa atıldığı zaman, yaratılışına uygun olmayan yüklerin altına girdiği zamanda yöneticilik vasfını elde edebilirmi; elde edebilir, kimi besliyorsa onlar üzerinde yönetici olabilir. Yöneticilik vasfı bakımını üstlendiğiniz insanlar için geçerli, harcama yapmadığınız insanlar için değil. Bir kadın eğer ailesinin ihtiyaçlarını karşılıyorsa, kendine harcadığı paradan daha fazlasını onlara harcıyorsa, onlar üzerinde yöneticilik taslayabilir.

Dikkat ettiyseniz, kendi harcamalarınızı kendiniz yapmanız sizi başkaları üzerinde yönetici kılmıyor, onları ne kadar besliyor ve ne kadar ihtiyaçlarını karşılıyorsunuz, siz ancak o kadar onlar üzerinde yönetici olabiliyorsunuz. Yönetimi kadının ele geçirmesinden de Allah razı olurmu; elbette olmaz. Yönetici olarak ben erkeği atadım, erkek nerede, neden buna müsaade etti der ve ilk önce erkeği hesaba çeker, sonrası kadına gel bakalım buraya der, sana ben evde sorumluluklar yüklemiştim, bu sorumlulukları neden terk ettin, peşine düşmeyin dediğim dünya nimetleri arkasından neden koşturdun, yöneticiliği sen devraldığın için senin nöbetinde şu yanlışlar oldu der ve hesaba çeker. Örneğin; çalışan kadından ötürü doğum oranlarımız sıfırlandı, bu da bir milletin sonu anlamına geliyor. Şimdi, bu kadınlar bundan sorumlu tutulmayacakmı? "Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı" (Ankebut Süresi; 64). Şunuda anlamış değiliz, tüm sorumluluk erkeğe yüklenmişken bir kadın neden sorumluluğu almak ister? Bilmiyormu hesabın her zaman sorumlu kişiden, yöneticiden sorulduğunu. Allah kadına pozitif ayrımcılık yapmış ve sen kenarda dur demiş, erkeği ben güzelceme sorgudan geçireyim demiş, durum buyken, kendisi sorgudan muafken kadın neden kaşınır ve sorumluluğu üstüne almak ister?

Kim evi besliyorsa, o evde düdüğü öttürende o oluyor, öylemi? Aynen. Allahu Teala erkeği fiziki anlamda daha üstün kılıyor, kendisini yeryüzünde bekleyen yükten ötürü, diğer taraftanda ama yaratılıştaki o üstünlüğün yeryüzünde devam edebilmesi için bunu bir şarta bağlıyor, kadını sen beslemen gerek, yoksa o üstünlüğü kaybedersin diyor. Seni yönetici kıldım ama, sen evin giderlerini karşılamayı başardıkça bu vasıf sende kalır diyor. Nitekimde öyle oluyor, kadın kendi masraflarını kendisi karşıladıkça erkeği takmamaya başlıyor. Sizin bilmeniz gereken; herşeyi Allah hak edişe bağlamış, yönetme yetkisini dahi öylesine vermemiş, bunu belirli şartlara bağlamış. Örneğin; yönetme enerjisini kendi bütçenizden harcadığınız paraya bağlamış. Ne kadar birilerini beslerseniz, o kadar onlar üzerinde egemen o kadar o yönetme enerjisini alıyor ve o enerjiden besleniyorsunuz. Eğer evin giderlerini karşılayamıyorsanız, o zaman o yöneticilik enerjisinden beslenemiyorsunuz. Beslenemediğiniz zamanda hayatta kimse sizi takmamaya başlıyor.

Örneğin; kadın para kazanıyorsa, o zaman yönetme ile ilgili enerji ona akıyor, o yönetme enerjisi insanda neyi besliyorsa, ego ve üstünlük veya bağımsızlık duygularını mesela, o zaman bu vasıfları o kadında görmeye başlıyorsunuz. Bu durumda kadınlar erkekleşmeye başlıyor.

Kadınların çalıştığı ve bir yönetici edası ile yeryüzünde yürüdüğü dönemde, erkeklerin evlenmek istememesi, sadece cinsel ilişki için nikah kıyması o zaman meşru olmalı? Evet meşru, örneğin Allah bir cariye ile evlenmeyi meşru kılıyor. Varmı günümüzde cariyeler; tarihte olmadığı kadar. Kendisinde annelik vasıflarını görmediğiniz her kadın Allah nezdinde bir cariye. Bunu biraz daha açarmısınız diye soruyorsanız; annelik evde çalışmayı gerektiren bir meslek. Hayatını evde değilde dış dünyada geçiren, dünya nimetleri ve süsü peşinde koşan her kadın da Allah nezdinde bir cariye. İslam hukukunda cariyeler örtünmez, dolayısıyla örtüsünü kaldırıp dış dünya ya atılan her kadın Allah nezdinde hür kadın vasfını kaybediyor, kime çalışıyorsa, ki hepsi birileri için çalışıyor, onların kölesi oluyorlar. Nitekim durumda bu; iş hayatındaki kadınlara bir bakın, birilerin köleleri olarak çalışıyorlar. Anlayacağınız, günümüz kadınları zaten kendi elleriyle kendilerini cariyeleştirmiş, yani köleleştirmiş.

Ya örtünüp çalışan kadınlar? İslam dini örtünmeden bahsederken bununla sadece bir çarşafı bir dış örtüyü kastetmez, aynı zamanda takva örtüsünü kasteder. "Ey Âdem oğulları! Size hem edep yerlerinizi örtecek bir elbise, hem de giyinip süsleneceğiniz bir elbise indirdik. Takvâ elbisesine gelince, en güzel ve en hayırlı elbise işte odur. Bunlar, insanlar düşünüp öğüt alsınlar diye Allah’ın indirdiği âyetlerdendir" (Araf Süresi; 26). Kadınların başlarını örtüp sonrası iş hayatına atılması onları bu yanlıştan temize çıkarmıyor, tam aksi, amellerine İslamı sembolleri alet ettikleri için daha fazla günah yükleniyorlar. Allah örtünmeden bahsederken; sadece dış giysisinden bahsetmiyor, takva örtüsünde de bahsediyor, esas önemli olanın o olduğunu söylüyor, bu kadınlarda buradan kaybediyor. Ya kişinin kendi işi olursa? Onlarda hangi mal uğruna çalışıyorsa, o malın kölesi oluyorlar. 

Hocam bu kadına haksızlık değilmi? Bu sizin hayata bakış açınıza bağlı, siz bardağı yarı dolu görenlerdenmi yoksa yarı boş görenlerdenmisiniz. Örneğin bu dünya geçici, buraya fazla takılmaya ve kök salmaya değmez diyenlerdenmisiniz, yoksa ben bu dünyaya geldim, burada hayatı son damlasına kadar yaşayacağım ve tadını çıkaracağım diyenlerdenmisiniz. Eğer bu dünya geçici diyenlerdenseniz, o zaman Allahın sizi evde tutması sizi rahatsız etmemeli. Eğer ama hayatı yaşayacağım diyenlerdenseniz, o zaman Allahın bu sözleri sizi rahatsız edebilir. Bu soruya cevap getirmeden öncesi, Allahlamısınız yoksa değilmisiniz buna karar verin. Allahlasanız o zaman kararlarına boyun eğin. 

O zaman insan ilk önce bu dünyamı, ahiret hayatımı ilk önce buna karar vermesi gerekiyor? Aynen. "Kim ahiret kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya kârını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz" (Şura Süresi; 20). Kural basit; yeryüzü ve ahiret hayatı bu ikisi bir arada olmuyor, ne kadar bu dünyaya bağlanırsanız o kadar ahiret hayatından kopuyorsunuz. İnsan ilk önce bu hayatmı, yoksa ahiret hayatımı buna karar vermesi gerekiyor. O yüzden mesela kadın çok şanslı, çünkü bu kararı Allah kadın adına vermiş, evde kal diyerek kadını doğrudan ahiret hayatına yönlendirmiş. Ne kadar çok bu hayattan nasipleniyorsanız, o kadar ahiret hayatınızı kaybediyorsunuz, buradan da siz anlayınki, kadın evde tutularak aslında korunuyor. Örneğin; erkekler çalışıyor ve bunu birer köle olarak yapıyorlar. Allah mesela köleliği erkeğe layik görmüş ama kadına değil. İş hayatında erkeğin maruz kaldığı aşağılanmaları, ezilmeleri, fiziki ve duygusal yıpranımları veya mirastaki haramları ve yükleri erkeğe layık görmüş ama kadına değil. Bir kadına evde kalın deniliyorsa, mirastan az pay veriliyorsa bilinki burada kadına haksızlık değil, pozitif ayrımcılık yapılıyor.

Kadını evde tutarak Allah başka neyi murad etmiş; kadını temize çıkarmak. "..Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor" (Ahzab Süresi; 33). Örneğin sizin üzerinizde öyle yükler varki bu yükler iş hayatına atıldığınızda, dışarı çıktığınızda aktif olacak, Allahın bir emrini yerine getirerekte, evde kalmak, siz bir sevap kazanıyor o sevaplarınızda o yüklerinize kefaret oluyor, evde oturarak kendinizi temizlemiş oluyorsunuz. Belkide kadının kendisine sorması gereken ilk soru bu hayatmı, ahiret hayatımı sorusu değil, belkide kendisine sorması gereken ilk soru; Allaha güveniyormuyum, güvenmiyormuyum sorusu. Allaha güvenen birisi çünkü Allahın emrettiklerini sorguya çekmez, bilirki Allah sadece kendisinin iyiliğini istiyor. Allaha güvenen birisi ne mirastan kendisine düşen az payı dert eder, ne de erkeğin yönetici kılınmasından. Allah bana kıyak geçmiş, sorumlulukları bana değil, erkeğe yüklemiş der ve hayatın kargaşasından kavgalarından zorluklarından sıkıntılarından uzak, evinin huzuru içinde hayatın tadını çıkarır. O yüzden belkide kendinize sormanız gereken ilk soru bu; Allaha güveniyormusunuz, güvenmiyormusunuz?

Allahu Teala bu konuları neden doğrudan anmıyor? Anmıyor, çünkü anarsa bu herkesi bağlar, istisnalara izin verilmez. Örneğin bazı kadınlar hayat şartlarından ötürü çalışmaya itilecek. Bu kadınlar hayat süsünden pay almak için değil, hayatta kalmak için çalışacak. Bu istisnalara izin vermek, onların çalışması aleyhlerine yazılmaması içinde Allah bu konuyu doğrudan anmıyor. Eğer Allah doğrudan yasaklarsa, kadın iş hayatına atılamaz derse, bu bir kural olur ve herkesi bağlardı, istisnalara yer verilmezdi.

Normal şartlar altında kadın çalışamazmı? Çalışabilir, ama bunun için menopoz sürecine kadar sabretmesi gerekiyor. Kadının ay başı bittiğinde çalışma konusundaki engellerde kalkıyor. Bunu nereden biliyoruz, ay başı ile ilgili Ayetten biliyoruz. "Ey Muhammed! Sana kadınların ay başı halinden de soruyorlar. De ki: O bir eziyettir Onun için ay başı halinde oldukları zaman kadınlardan çekilin ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın..." (Bakara Süresi; 222). Kadın temizleninceye kadar erkek nasıl o kadından uzak durması gerekiyorsa, kadın temizleninceye kadar o da dünyadan uzak durması gerekiyor. Ayetler hakkında size aktardıklarımızdan şunu artık net çıkarmalısınız, bazen Allah bilgileri doğrudan veriyor, bazende dolaylı yoldan. Örneğin; kadının ay başını Allah eziyet olarak tanımlıyor, buradan anlıyoruzki kadın bir infaz sürecinden geçiyor, o infaz süreci içinde de kadından uzak durulması gerekiyor. O infaz süreci kalktığı zamanda erkek nasıl kadına yaklaşabiliyorsa, kadının ay başı süreci tamamen kalktığında (menopoz) kadın da dünya ya yaklaşabilir.

O yaşa geldiğinde dünya nimetlerine yaklaşabileceğini başka nereden anlıyoruz; hayat şartlarından. O yaşa geldiğinizde hem çocuklarınız büyümüş ve evden çıkmış oluyor, hem siz dış dünyayı kaldırabilecek olgunluğa erişmiş oluyorsunuz. Rahat kanabilen, rahat yanlışlar yapabilen o genç ve toy kız çocuğu gidiyor, yerine olgun ve hayat tecrübeleri ile dolu birisi geliyor. İşte o kişiyede Allah dünyaya açılabilirsin diyor. Açılmak zorundamısınız; hayır, bunları Allahın size sunduğu seçenekler olarak göreceksiniz, size sunulan bu seçenekleri değerlendirip değerlendirmemekte size kalmış. Mesela kendinize peygamber eşlerini örnek alıyorsunuz o zaman peygamber eşlerine denileni yapabilirsiniz, evde oturup hayatınızın son dönemlerin tadını öylesinede çıkarabilirsiniz.

Annelik kavramını biraz daha açarmısınız? O zaman nokta atış yapalımki hepiniz anlayasınız; peygamberlerin eşleri bizlerin neyidir? Anneleri. "Peygamber, mü’minlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun eşleri de mü’minlerin analarıdır..." (Ahzab Süresi; 6). O yüzden mesela peygamber eşi ile birinin evlenmesi büyük bir günah, çünkü annesi ile evlenmiş sayılıyor. "..Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyük bir günahtır" (Ahzab Süresi; 53). Ümmetin bu annelerinede Allah ne diyor; "Ey peygamber! Eşlerine şöyle de: “Dünya hayatını ve güzelliklerini istiyorsanız gelin size bir şeyler vereyim sonra da güzellikle sizi serbest bırakayım" (Ahzab Süresi; 28). Sonrası devam ediyor; "Evlerinizde oturun; eski Cahiliyye'de olduğu gibi açılıp saçılmayın; namazı kılın; zekatı verin; Allah'a ve Peygamberine itaat edin..." (Ahzab Süresi; 33)

Biz bu Ayetten anlıyoruzki anneler evde oturması gerekiyor, ki olması gerekende zaten bu çünkü evde emzirilmesi ve büyütülmesi, bakımı yapılması gereken çocuklar var, aş, temizlik, çamaşır gibi yapılması gereken işler var vs. Sonuçta evin kendiside bir işletme ve o işletmeninde lambaları hiç sönmemesi gerekiyor. Bu Ayetten biz başka ne anlıyoruz; bir kadının evden çıkıp yeryüzüne yayılmasını Allah cahilliye dönemine benzetiyor. Kim açılıp saçılıyorsa, ister başını kapatsın veya açsın, cahiliyet dönemindeki kadınlar sınıfına giriyor. Burada birşey daha dikkatinizi çektimi; Allah annelik kavramını peygamber eşleri için kullanırken, çocukları olup olmamasına bakmıyor, kadının taşıdığı makama bakıyor.

O makamı nasıl anlayacağız, bizde olup olmadığını? O makamı siz kendiniz belirliyorsunuz. Allahu Teala önünüze seçenekleri koyuyor, peygamber eşleri üzerinden de size konuyu anlatıyor; dünya süsünü isteme hakkınızda var, evde kalıp takva içinde ahiret hayatını beklemekte, seçim size ait diyor. Çocuk doğurmanız sizi anne yapmıyor, anneliği Allah evde kalıp kalmamakla tanımlamış, dolayısıyla annelik ruhu annelik enerjisi evde size aşılanıyor. Bunu nereden biliyoruz; peygamber eşlerinden. Peygamber eşleri bizim neyimiz oluyor; annemiz oluyor. Onlar dünya nimetlerine niyetlendiklerinde Allah ne diyor; bu sizin makamınıza yakışmaz diyor. Hangi makama; peygamber eşi olmak, ama aynı zamanda ümmetin annesi olmak. Dünya nimetlerinde israr ederlerse neyle tehdit ediliyorlar; boşanmayla. Boşandıkları zaman ne oluyor; ümmetin annesi olma vasıfları kayboluyor. Buradan da biz anlıyoruzki anne eşittir evde kalmak. Buradan da biz anlıyoruzki dünya nimetleri ile annelik bir arada olmuyor. 'Ki olması gerekende bu, çünkü dokuz aylık hamilelik süreci, iki yıllık emzirme süreci, çocuk büyütme gibi süreçler ancak evde icra edilebilen şeyler.

Velevki çocuklarınız yok veya evli değilsiniz, bu sefer iffeti koruma, açılıp saçılmamak gibi peygamber eşlerinden bekleneni, yani iffeti koruma gibi annelik vasıflarını sergilemeniz sizden bekleniyor. Bunuda keza sadece evde kaldığınızda sergileyebiliyorsunuz. Anne değilsiniz ama annelik vasıflarını sergiliyorsunuz, bu durumda ne olur; Allah evlilikle, annelikle ilgili önünüzü açar.

Bu tercihi cinsellik konusunda da Allah bize sunuyor; Allah bu konuda insana sabrıda sunuyor, cariye'yide, sonrası seçimi size bırakıyor. "..Cariye ile evlenmedeki bu izin içinizden, günaha girme korkusu olanlaradır. Sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah bağışlar ve merhamet eder" (Nisa Süresi; 25). Hangi konu olursa olsun, Allahu Teala seçenekleri size sunuyor, hangisini seçmeniz gerektiği yönünde size tavsiyesinide yapıyor, sonrası karar sizde diyor. O seçimlerde sizin makamınızı belirliyor. Örneğin; cinsellik konusunda ben sabretmek istemiyorum, ben muta evliliği veya geçici bir evlilik yapacağım diyebilirsiniz, bu durumda ama kendinizi doğrudan kötü bir gurubun içine itiklemiş olursunuz. "Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler de kötü kadınlara lâyıktır. Temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara yakışır..." (Nur Süresi; 26). Kötü kadınlar kötü erkeklere yaraşır diyor Allah, sizde gider kötü bir kadınla evlenirseniz, kendi elinizle kendinizi kötüler sınıfına koymuş olursunuz. Kişi kendi makamını kendisi belirler, o yüzden Allah başına ne geliyorsa kendi elinle işlediğinden ötürü geliyor diyor.

Geçici evlilikleri Allahın kabul etmediğini, örneğin muta evliliği, bunu yazının başında belirttiniz, kalıcı ama niyet cinsel ihtiyaçları gidermek için olursa, bunu Allah kabul edermi? Eder, sonuçta ortada apaçık bir Ayet var ve orada Rabbimiz dürtülerini kontrol edemeyenler için cariyelerle evliliğe izin vermiş. Geçici bir süre için nikah kıymadığınız müddet, cinsel ihtiyaçlarınızı gidermek için nikah kıyabilirsiniz. Fakat, hayatta bir evlilik hakkınız varsa, o hakkıda burada kullandığınızı ve normal bir evlilikte Allahın şartları neyse sizinde bu evlilikte o şartlara tabii olduğunuzu bilmeniz gerekiyor. Nikahınıza Allahı alet ettiğiniz an, yani ben imam nikahı ile evlenmek istiyorum dediğiniz an, niyetiniz ne olursa olsun, İslami bir evliliğe imza atmış oluyorsunuz, İslami bir evliliğe imza attığınız zamanda evlilikle ilgili İslamın şartları neyse bunları yerine getirmeniz sizden beklenir. Örneğin; "Sizden, hür mümin kadınlarla evlenmeye güç yetiremiyen kimse, ellerinizdeki mümin cariyelerinizden alsın. Allah sizin imanınızı çok iyi bilir. Birbirinizdensiniz, aynı soydansınız. Onlarla, zinadan kaçınmaları, iffetli olmaları ve gizli dost tutmamış olmaları halinde, velilerinin izniyle evlenin ve örfe uygun bir şekilde mehirlerini verin. Evlendiklerinde zina edecek olurlarsa, onlara, hür kadınlara edilen azabın yarısı edilir..." (Nisa Süresi; 25).

Evleneceğiniz kişi kim olursa olsun, evlenme niyetiniz ne olursa olsun, o evliliğe Allahı ortak ettiğiniz an, imam nikahı yaptığınız zamanda ortak etmiş oluyorsunuz, o zaman Allahın koyduğu kurallara göre o evliliği yürütmeniz sizden beklenir. Örneğin; iffetli olmak, zina etmemek vs. Sizin bu noktada bilmeniz gereken, Allahın Ayetleri bir oyun değil, ciddi konuları ele alıyor ve ciddi sonuçlar doğuruyor. Hür bir kadını besleyecek paranız, imkanlarınız yok ve ihtiyaçlarınızı karşılamak için cariye sınıfındaki bir kadınla nikah kıymak istiyorsanız, bunu yapabilirsiniz, dinimiz buna izin veriyor, fakat o evliliği bir ömür sürdürme niyetiniz varsa buna izin veriyor. Bu izni verirkende hayatın tadını çıkarsın diye yapmıyor, hem o kadını hem kendisini korusun diye yapıyor. İmam nikahıylada bundan sonra namuslarını ve iffetlerini koruyacaklarına dair söz alıyor. Bu şartların altına imza atmaya hazırsan ve bir cariyeyi kendine layik görüyorsan, al buyur evlen diyor Rabbimiz, ama sonrası hür kadını benden isteme, bir ömür bununla yetin diyor. Kendini o seviyeye layik görüyorsan, daha üstün seviye kadınları benden isteme diyor. 

O yüzdenmi Allah sabretmeniz sizin için daha hayrlıdır diyor? Aynen. Eğer cinsel ilişki için evlenirseniz, niyetiniz ister gecelik olsun ister altı aylık ister kalıcı, farketmez, o nikahın altında gizlenen nice nimetten yararlanamazsınız. Ne niyetle yapıyorsanız, o niyetin ötesinde o evlilikten size nasip olmaz. Bu kadarmı; elbette değil. İmam nikahını kötüye kullandığınız için imam nikahıyla ilgili hak elinizden alınır. Bir gün ciddi bir evliliğe adım atsanız dahi, imam nikahını daha önceden kötüye kullandığınız için o evlilikleriniz Allah nezdinde kabul olmaz. Bu kadarmı; elbette değil. Aynı zamanda kendi elinizle kendinizi çok kötü bir gurubun içine sokmuş olursunuz, o da zinakar kullar arasına. Cinsel ilişki için evlenirseniz, kendinizi zina edenler sınıfına sokarsınız, zina edenlerinde temiz kadınlarla evlenmesi haram.

Bu kadarmı; elbette değil, zina eden erkeği Allah bir müşriğe eşdeğer tutuyor. Zina için evlenirseniz, o zaman Allah nezdindeki değeriniz ancak bir müşrik kadar olur. "Zina eden erkek, zina eden ya da müşrik olan bir kadından başkasını nikâhlayamaz; zina eden kadını da zina eden ya da müşrik olan bir erkekten başkası nikâhlayamaz. Bu, mü’minlere haram ve yasak edilmiştir" (Nur Süresi; 3). Allahu Teala kadını, erkeğe bir emanet olarak veriyor ve onu korumasını istiyor, üzerinde bir elbise olmasını, dıştan gelebilecek her türlü tehdite karşı bir kalkan olsun istiyor, bunu böyle görmeyenleri, kadını ucuz bir bez parçası gibi kullananlarıda Allah müşriklerle aynı sınıfa koyuyor. 

Kişi yanlış niyetler üzerine evlendiğinde, mahşeri konumunuda belirlemiş oluyor, o zaman? Aynen.

O zaman cinsel ilişki için evlenenler hapı yuttu? Aynen. Allahu Teala eşlerden bahsederken bunun tanımını yapıyor; "..Onlar sizin için elbisedir, siz de onlar için elbisesiniz..." (Bakara Süresi; 187). Elbise konusunuda daha önce nerede duymuştuk; "Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle evlerinden dışarı çıktıkları zaman dış örtülerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların iffetli kadınlar olarak tanınmaları ve kötü insanlar tarafından sözlü veya fiilî tâcize uğrayıp incitilmemeleri açısından en uygun yoldur. Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir" (Ahzap Süresi; 59). Allahu Teala elbise ile iffeti tanımlıyor, o elbiseninde eşler olduğunu söylüyor. Buradan da anlayınki kadının namusu doğrudan eşine bağlı. Evlilik kişilerin iffetini korumak üzere kuruluysa, iffeti yok sayan, tam zıttı kadının iffetine göz atan bir ilişkiyi, örneğin muta evliliğini Allah hiç onaylarmı? Akıl var mantık var, onaylamaz. Bu durumda siz Allahın kuralları ile dalga geçenler durumuna düşersiniz.

Biz evlendiğimizde eşlerimizin elbisesimi oluyoruz? Aynen. Ne tür bir elbise? Görünmezlik pelerini gibi düşünceksiniz, başkaları için görünür olmaktan çıkıyorsunuz. Örneğin; evlendiğinizde taktığınız yüzük. O yüzüğü taktığınızda o yüzük üzerinizde bir örtü örüyor ve sizi görünmez kılıyor. Yüzüklerin efendisindeki yüzük gibi. Onlar sizin, sizde onlar için elbisesiniz denilirken işte bu görünmezlik enerjisi kastediliyor. Evli değilseniz sadece dış örtünüzle yetiniyorsunuz, evlendiğinizde ama, artı bir görünmezlik kalkanı alıyorsunuz. Eşinizin enerjisi sizi başkaları için görünmez kılıyor. Bu herkes için geçerlimi; değil, başkaların eşlerine göz atmakla ilgili günahlarınız varsa, o zaman kendi eşleriniz üzerinde böylesine bir koruma kalkanı kuramıyorsunuz.


2. Bölümde devamı gelecek.. -07.12.2025



kelimelerden türemiş hurafeler