htş'nin arkasındaki güç kim?
-14.02.2024 Haftanın Konusu: suriye'de htş'nin harekete geçip ilerleyişi bir çok kafa karışıklığına ve yanlış analizlere sebep oldu, bu yazımızda bu konuya bir açıklık getirmek istedik. Son gelişmeler bizlere birşeyi net gösterdi, o da uzman olarak ekrana çıkanların birşeyi doğru analiz edebilmeleri için o şeyin siyah ve beyaz gibi net olması gerektiğini, o şey biraz gizem içerdiği anda bunların kafaları karıştığını gösterdi. Suriye devrimi bizim uzmanların defosunu açığa çıkardı diyebiliriz. Bir olay eğer birazcık gizem içeriyorsa, yaşanılan olayların planlaması aleni değilde gizli kapılar arkasında yürütülüyorsa bunlar tamamıyla ofsayta düşüyor, sağlıklı okumayı beceremiyor. Dolayısıyla süreçle ilgili soru işaretleri olan okurlarımız için süreci bizde kısaca ele alalım istedik ve en çok merak edilen soru ile başlayalım inşallah. Umarız sizin hayrlı ve aydınlatıcı bir yazı olur.
HTŞ'nin arkasında İsrail ve ABD olabilirmi? Hayır, olamaz. Olayları değerlendirirken hekim olmanın bazı avantajlarından faydalanıyoruz, o da teşhis koyma beceri ve eğitiminden. Teşhis nasıl konulur? Sıkıntılar ilk ne zaman ve nasıl başladı bunu not eder, sonrası o günden itibaren hastalık nasıl bir evrim geçirdi bunun bir haritasını çıkarır sonrası tanıyı koyarsınız. Uzman olarak ekrana çıkanlarda gördüğümüz hatalardan birisi bu, bu uzmanlar analizlerini yaparken baştan sona atlıyor, ara süreci o evrimi es geçiyorlar, üstüne bunu yaparken olaylara veya kişilere, guruplara ön yargılı yaklaşıyorlar. Siz kendinizi baştan birşeylere şartlandırdığınız ve ara süreci kaçırdığınız zamanda analizlerinizin sürekli defolu çıkması kaçınılmaz olur. Örneğin; arap baharını tezgahlayanlar (abd/israil) israile komşu olan tüm ülkelerde farklı etnik veya inanç guruplarını çatıştırmak, sonrası o ülkeyi parçalamak istedi. Suriye üzerinden örnek verirsek, esad ve onu destekleyen ithal şii milisler ile yerli sunniler o ülke parçalanıncaya kadar sürekli bir çatışma halinde olması gerekiyordu. Bu plan gerçekleştimi, yani suriye parçalandımı; hayır gerçekleşmedi, en basiti pyd henüz bir devlet kurmadı. Henüz gerçekleşmeyen, bu safhaya gelebilmek içinde onca yıl beklemiş çalışmış ve emek vermişken adamlar tüm bu yatırım ve planlarını yok edecek böyle bir eylemin içine htş'yi iterlermi; itmezler. Sunni- şii çatışmasını, suriyedeki kaosu olabildiği kadar uzun ayakta tutmaya çalışırlar.
Neden htş'yi engellemediler o zaman; htş türkiyenin kontrol ettiği bir örgüt olduğu için müdahale etme şansları yoktu, yoksa türkiye ile karşı karşıya geleceklerdi. Birde, bırakın birbirlerini yesinler, belki yıllar sürer ve işimize yarar dediler, ama o da tutmadı. Şiilerin böylesine kaçacağını, rusyanın müdahale etmeyeceğini ve Türkiyenin askeri gücünü hesaba katmadılar. Örneğin; htş saldırdığında esad ordusu ve şii milislerin tüm telsiz ve iletişim araçları çalışmadı. Türkiye yoğun bir elektronik harp uyguladı ve iletşimi kesti. Sağdakinin soldakinden, arka cephedekinin ön cephedekinden haberi olmayınca, savunma hattında birlik sağlanamayınca panik içinde kaçan kaçana oldu. Adamlar bop projesi altında bir niyetle yola çıktı, sonrası ama olaylar onların arzu etmediği yönlere evrildi. Neden; çünkü kader onların elinde değil. Niyetlerinizle siz sadece birşeyleri harekete geçirir, akıbetini belirleyemezsiniz. O yüzden sefer bizden zafer Allahtan diyoruz. O yüzden bu küreselciler sürekli yeni niyetler yeni planlar kuruyor, bir plana takılı kalmıyor. Onlar takılı kalmıyorsa, siz niye onların 20 veya 40 yıl önce kurdukları planlara takılı kaldınız? Onlar anın şartlarına göre kendilerini nasıl sürekli güncelliyorsa sizde lütfen olayların akışına göre kendinizi güncellemeyi ihmal etmeyin. Aksi takdirde geçerliliğini kaybetmiş, iptal edilmiş niyetlere göre gününümüz olaylarını okur, sürekli kendinizi ve sizi takip edenleri yanıltmış olursunuz.
Özetlersek; bu devrimin arkasında neden abd/israil olmaz bunun bir nedeni, israil var olabilmesi için arap komşuları sürekli bir iç çatışma içinde olması gerekiyor. Komşu bir ülkede iç çatışma dindiği ve birlik sağlandığı anda bu israil için varoluşsal bir tehdit. Dolayısıyla kendi elleriyle komşu ülkede huzur ve birliği sağlayıp kendi kuyularını kazmazlar. Bu devrimin arkasında neden abd/israil olamaz bunun bir nedenide, esad, sisi veya ürdün kralı, bunlar israili korumak için o ülkelere yerleştirilen liderler, bunların yok edilişide doğrudan israile bir tehdit, bundan ötürüde kendi adamlarını kendileri devirmez. Bu devrimin arkasında neden abd/israil olamaz bunun bir nedenide mültecilerin şuan ülkelerine geri dönüyor olması, keza bu da abd/israilin istediği birşey değil. Arap baharın bir amacı suriye ve irak'a deaş ve haşdi şabi gibi terörist gurupları yerleştirip bölge insanlarını göçe zorlamaktı. Amaç israilin genişlemeyi arzu ettiği ülkeleri terörle insansızlaştırmaktı. O yüzden milyonlarca insan göçe zorlandı. Amaç buyken, israil bu insanların tekrar o bölgelere geri gelmesini istermi? Tabiiki istemez. Terör kaynağının yok edilmesi (esad, pyd/pkk ve şii milisler) ve insanların ülkelerine geri dönmesi, sadece bu iki veriden yola çıkarak bu sürecin israil leihine değil, tam aksi aleyhine olduğu sonucunu çıkarmanız çıkarabilmeniz gerekiyordu.
Hocam ama bop adı altında bir gerçeklikte var? Haklısınız, fakat 20 yıl önceki semtomlarla, kişinin bugünkü halinin analizini yapamazsınız arkadaşlar. En basiti, bugünki türkiye 20 yıl önceki türkiyemi? Farklı platformlarda uzman olarak karşınıza çıkanların düştüğü hata bu, birileri bundan 20 veya 40 yıl öncesi belirli planlar kurgulamış, bugün ekranlara çıkanlarda 20 yıl önceki şartlara ve niyetlere göre bugünü okumaya çalışıyor. Halbuki adamlar planlarını belirli safhalara yaymış, aşama aşama belirledikleri hedefe ulaşmak istemişler, süreci belirli yıllara ve safhalara yaymışlar. Dolayısıyla bu proje halen geçerlimi değilmi bunu anlamak için o ara hedeflere ulaşılmışmı, o ara hedefler tutturulmuşmu buna bakmaları yeterliydi. Örneğin; bop projesinin üç kilit ayağı vardı, birisi deaştı, diğeri mollalar ve üçüncüsü fetöydü. Mollalar o ülkelerde iç çatışma olsun diye şii milisleri harekete geçirecekti, onlara verilen emir buydu, o ülkelere yerleştirilen deaş terörüde buna bahane olacaktı, sonrada fetö ülkemizi ele geçirecek, sonrada fetö bizi iran ve şiilerle çatıştıracaktı.
Örneğin 17-25 aralıkta fetöcü savcıların elindeki dosyalardan birisi selam tevhid dosyasıydı ve bu dosyada erdoğan ajem ajanı olmakla suçlanıyordu. Yani bunlara verilen emir, erdoğanı iran ajanı olarak yargılayın sonrada iranla savaşın. Tüm bu planlar tuttumu; tutmadı. En basiti bu projenin bir ayağı fetöydü, fetöde yok olup gitti. Bu projenin ana unsuru ortadan kalktıysa, yenisi için bir 60 yıl daha beklemen gerekiyorsa, o zaman halen bop projesinde takılı kalmanın ne anlamı var? Hiçbir anlamı yok. Siz belki takıla kalabilirsiniz, ama bilinki onlar çoktan başka projelere geçti bile. O yüzden aman dikkat diyoruz, sizlere bop'la sağdan gösterip, başka bir projeyle süpriz yapmasınlar yani soldan size yapıştırmasınlar. Sizi ifşa olmuş bir projeyle (bop) meşkul kılarlar, sonrada hiç beklemediğiniz anda haberiniz olmadığı bir projeyle yıkarlar. Bundan ötürü size tavsiyemiz, geçerliliğini yitirmiş, tarihe karışmış şeyler ile uğraşma yerine, yeni projelere odaklanın.
Değerli dostlar; bunların bop projesi 15 temmuza kadar tuttu. O ana kadar ülkeleri deaşla terörize ettiler, şiiler üzerinden iç savaşı tetiklediler, sunnileride göçe zorladılar ve bu projeyle elde edebildikleride bu kadardı. Bunlar sadece acılara sebep oldu, onun dışında sahada hiçbir kazanım elde edemediler, tam aksi sahadaki gelişmeler sürekli aleyhlerine oldu. Bu proje 15 temmuza kadar işledi, bu projenin 15 temmuz sonrası yok. Mesela seçimleri erdoğan değilde kılıçdaroğlu kazansaydı, o zaman proje devam edebilirdi ve bu da onları gerçekten ümitlendirmişti. Kılıçdaroğlu kazanırsa sınırötesi tüm askerleri çeker, içerdekilere özerklik verir, iran ve şiilere savaşa açar ve bizde projede bıraktığımız yerden devam ederiz ümidini beslemişlerdi, ama o da olmadı, erdoğan ikinci turda kıl payı kazandı yani biz kıl payı kurtulduk. Allahu Teala bop projesinde şiiler ve fetö ne kadar günah yüklenebiliyorsa, sunniler ne kadar günah yakması gerekiyorsa o kadar bu projeye izin vermiş, ötesine değil. Dolayısıyla bop projesini konuşurken sahayı ve süreci okumanın yanında Allahıda okumalısınız. "Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır" (Al-i İmran Süresi; 54). Ne diyor Rabbimiz; onların bir planı varsa Allahında var. Onlar bir tuzak kuruyorsa Allahta onlara kuruyor, Allahın tuzağıda her zaman üstün gelir.
Bu yorumcuların anlamadığı noktalardan biriside bu, onların inançlarına göre Allah yok, kaderi planlayan ve tayin eden yok, kötülükte yeryüzünde ne planlıyorsa bu mutlaka gerçekleşir, böylesine bir dünyada yok. "Bu böyledir. Şüphesiz Allah, kâfirlerin tuzağını bozar" (Enfal Süresi; 18). Özeti; birilerin güç ve kudretini anarken siz eğer Allahın güç ve kudretini hesaba katmıyorsanız, birilerin planlarından bahsederken Allahın planlarını hesaba katmıyorsanız o zaman analizleriniz hep defolu olur. Örneğin; Allahın bir vaadi var, mutlaka ben ve elçilerim üstün gelecek diyor; "Allah, "And olsun ki Ben ve peygamberlerim üstün geleceğiz" diye yazmıştır. Doğrusu Allah kuvvetlidir, güçlüdür" (Mücadele Süresi; 21). Allahu Tealanın bir vaadide kafirler istemesede Allah nurunu tamamlayacak demesi; "Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır" (Saff Süresi; 8). Sizde eğer Allahın bu vaadlerini, yani gelecekte mutlaka gerçekleşecek olan vaatlerini analizlerinize dahil etmiyorsanız, o zaman o analizleri çöpe atabilirsiniz, çünkü sürekli yanlış çıkacak.
Şimdi neden israilin sabah akşam ciyak ciyak ağladığını, iran ve şiileri takıntı haline getirdiğini anladınızmı; düne kadar şiiler ile birlikte hareket ediyorlardı, şiiler bundan habersiz olsada, mollalar israile çalışıyor ve birlikte ortadoğuda ehli sünneti katlediyorlardı. Planlarına göre kendi sınırlarına kadar şiiler yayılacaktı, yayılarak o bölgelerdeki sunni nüfusu göçe zorlayacaklardı, çünkü israil için asıl tehdit ehli-sünnet, sonra da şii hilali türkiye'yi kuşatıyor ve erdoğan iran ajanı gibisine söylemlerle türkiye'yi şiilere karşı savaştıracaklar, onlarda keyifle izleyecek, pyd/pkk ve deaş gibi örgütlerde alan kazanacaktı. 15 temmuzda türkiye'yi ellerine geçiremeyince ama, şiiler onların elinde kaldı, hemde sınırları boyunca. Şuan israilin büyük bir sorunu var, o da şiiler tarafından kuşatılmışlık ve bu sorunuda şimdi kendileri savaşarak kendileri ölerek halletmek zorundalar. Onların bir tuzağı varsa Allahında var misali, müslümanlara kurdukları tuzaklar aleyhlerine işledi ve işliyor. Yakında yeni suriye yönetimi türkiye'yi ülkesine davet eder, hava, kara ve deniz savunmasını tsk'ya teslim eder ve türkiye bir anda israil ile hava ve karada sınırdaş olursa o zaman görün siz israildeki paniği. İşte o zaman görün siz kıyameti. "Hani kâfirler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke’den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır" (Enfal Süresi; 30).
O zaman bop projesi rafa kalktı diyebilirmiyiz? Kötülük var olduğu müddet o ve benzeri planlar hiç bitmez, örneğin bunlar suriyenin kuzeyinde türkiye sınırı boyunca birşey kapamayacaklarını anlayınca, acaba suriyenin güneyinde birşey kapabilirmiyiz diye (davud koridoru) o planı hayata sokmaya çalışıyorlar. Herhalukarda ama, 20 yıl önceki çizdikleri planların günümüzde çöp olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. O yüzden size tavsiyemiz, olayları analiz ederken başlangıç noktasını alın, sonrası ama günümüze atlamayın, aşama aşama süreç nasıl ilerlemiş ona bakın ve değerlendirmenizi buna göre yapın. Örneğin; israil/abd ortaklığı bop projesinin belirli safhaları vardı, o planda 15 temmuza kadar işledi, sonrası ama herşey ters gitti. "Onlar böyle bir tuzak kurdular. Biz de kendileri farkında olmadan, onların planlarını altüst ettik" (Neml Süresi; 50). Nasıl ters gitti? 15 temmuzda halkın ayaklanmasını beklemiyorlardı. 15 temmuz sonrası fırat kalkanı harekatı ile deaş'ı yok ettik, bunuda beklemiyorlardı. Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatı ile suriye'ye girdik, pyd için kurgulanan haritayı çöpe attık, bunuda beklemiyorlardı. Pençe kilit harekatlarıyla irakın kuzeyini temizledik. İç güvenlik operasyonlarıyla yurtiçinde pkk'yı bitirdik. Seçimlerde keza onların planlarını altüst etti, mesela bop projesinin hayat bulabilmesi için erdoğan değil kılıçdaroğlu kazanması gerekiyordu, abd'de son seçimleri trump değil biden kazanması gerekiyordu.
Gördüğünüz gibi, bop projesinin o kadar çok saç ayağı vardıki bu projenin hayat bulabilmesi için hepsi rast gitmesi gerekiyordu, bu da olmadı. Onların kurguladığı tuzaklara son 8 yıl içinde o kadar çomak sokulduki, Allahu Teala onları 60 yıl geriye götürdü. "Şüphesiz onlar düzenlerini kurdular; oysa dağları yerinden oynatacak olsa bile, bu düzenleri hep Allah'ın elindeydi" (İbrahim Süresi; 46). Örneğin; 6 şubat depremi yapaydı, petrol ve doğalgaz arama kuyularında bomba patlattılar, bu bombalarda dağları yerinden oynattı. Kısacası; bop projesinin hayat bulabilmesi için belirli unsurlar var olması gerekiyor, fetö, deaş, pkk/pyd, bunlarda kalmadı. Kalmayıncada onlar açısından bu projeye takılı kalmanın anlamı kalmadı. Ülkeleri içten yıkmak istiyorsanız, içeride adamlarınız olması gerekiyor. O yıkımın büyük olmasını istiyorsanız, içeride çok adamınız olması gerekiyor. Günümümzde de bu vekil unsurları kalmadı. Küreselciler açısından günümüz şartlarına uygun yeni bir plan çizilmesi gerekiyor, vekil unsurları yetiştirmek için bir 60 yıl daha bekleyemeyeceklerine göre, bunlar artık vekil unsurları kenara itip doğrudan ülkeler arası bir savaşı istiyor.
HTŞ bir terör örgütü değilmi? Tüm gizem ve tüm olayı karmaşık hale getiren, uzmanları yanıltanda işte bu oldu, htş arkasındaki gizem. Ortada bir örgüt var, bir önceki ismi el nusra, el nusrada el kaide'nin suriye kolu, el kaide'yide kim kurdu? ABD kurdu. Dıdısının dıdısı misali, silsilede bir yerde el kaide bağlantısına rastlandığı için htş'nin arkasındaki güç olarak akla ilk kim geliyor? ABD. Bu doğru değilmi? Değil, htş'nin arkasındaki güç türkiye. İşte analizcileri yanıltanda bu oldu, htş'nin arkasındaki gücün abd değilde türkiye olması. Örneğin htş'nin arkasındaki güç abd derseniz farklı bir analiz ortaya çıkar, örneğin bölünmüş bir suriye, türkiye derseniz farklı bir analiz çıkar. Neden kimsenin aklına htş'nin arkasında türkiye olabileceği gelmedi? Türkiye htş'yi terör örgütü listesine dahil etti, dolayısıyla kimsenin aklına türkiyenin bir terör örgütü ile işbirliği yapabileceği gelmedi. Analizlerini sürekli abd/israil üzerinden yaptılar, örneğin abd bölünmüş bir suriye istiyor, onlarda htş'nin bu ilerleyişinin bölünmüş bir suriye'ye sürükleyeceğini ve sürecin türkiye aleyhine gerçekleşeceğini anlattılar.
Madem htş'nin arkasında biz varız, biz neden htş'yi terör gurubu olarak tanımladık? Bu erdoğanın onca hatasından birisiydi, yapmamamız gerekiyordu, ama o dönem fetöcü savcılar ve kılıçdaroğlu türkiye işidcileri destekliyor diye yaygara yaptı, örneğin hatayda durdurulan mit tırları, erdoğanda o dönemde bu mahalle baskısına yenik düşüp htş'yi terör listesine dahil etti. Erdoğanın bu hatasıda olayları okumaya çalışan uzmanları yanlış analizlere sürükledi. Tabiiki bu bir özür değil, kendilerini 8 yıl önceki mgk kararına şartlandırma yerine, yıl yıl sahadaki gelişmeleri okusaydılar, sürekli kendilerini update yapsalardı, htş'nin arkasında türkiye olduğunu onlarda anlardı. Yapmadılar ama, o geçiş süreçlerini okumadılar, kitaptan gittiler ve yanıldılar, milletimize sürekli yanlış analiz sundular. En basiti 2017 yılında astana'da çatışmasızlık antlaşması yapıldığında htş'nin saldırmayacağına dair türkiye garanti verdi, türkiye'de kendi kontrolünde olmayan bir örgüt için neden garantörlük yapsın, yani en geç 2017'de htş'nin kontrolü abd/israil'de değilde türkiyede olduğunu anlamaları gerekiyordu.
Not: 19.12.2024 tarihinde htş lider ahmet el-şara'nın (colani) bir röportajda verdiği demeci ek olarak yazımıza sonradan ekleyelim inşallah, demeç şu şekilde: "esad erdoğan'ın çağrısına olumlu yanıt verecek diye çok korktuk. Ancak öyle bile olsa erdoğan'ın sözünün üstüne söz söylemez, onu kırmazdık." Mealen demek istiyorki, biz esadla barış istemiyorduk, ama o halde bile erdoğan'ın kararına uyardık. Bu ve türkiye ile ilgili nice demecinden de biz çıkarıyoruzki htş türkiye'ye bağlı ve türkiye tarafından yönetiliyor. Şimdi, bunu öğrenmeniz için bu adamlar bunu illa söylemesimi gerekiyordu? Söylemeden siz bunların kime bağlı olduğunu saha araştırmanızda tespit edemiyormusunuz? Sağlıklı bir analiz yapabilmeniz için illa insanlar taraflarını ifşamı etmesi gerek? HTŞ'nin türkiye bağlı olduğunu görmek için illa kara koyun ak koyun herşey açığa çıkmasımı gerekiyordu? Ekrana çıkan uzmanların kapasitesi ile ilgili ne demek istediğimizi, umarız şimdi daha iyi anlamışsınızdır. -19.12.2024
HTŞ terör örgütü değil o zaman, öylemi? Değil, şeriat kanunları doğrultusunda yaşamak isteyen bir gurup müslüman. Örneğin; bu son harekatta bunların katliam yaptığını, halka zulüm ettiğini gördünüzmü? Görmediniz, çünkü öyle değiller. Geçmişteki kafa kesmelere ne demek gerekir o zaman diyorsanız; bakın arkadaşlar, cia önderliğinde deaş kurulduğunda bunun iki ayağı vardı, birisi kontrol ettikleri şıhlar üzerinden cihad fetvasını verdirip dünyanın farklı köşelerindeki müslümanları bu oluşuma dahil etmek, diğer ayağıda dünyanın farklı köşelerinden emekli askerleri getirip bunlara kafa kestirmek ve örgütü olabildiğince korkutucu göstermekti. Bu örgütün iki ayağı var, inançlarını yaşamak için gelen insanlar, diğeri ise örgütü vahşi göstermek için gelen paralı askerler. Bu insanlar o vahşeti görünce neden ayrılmadı o zaman? Masum taban o vahşeti gördüğü ve ayrılmak istediğinde bu mümkün olmadı, ne ülkeleri (AB) onları kabul etti ne de ABD onlara huzur verdi. Sizi terörist olarak damgaladık, ya burada devam edersiniz ya da sizi yaşatmayız dediler. İrakta, suriyede hapishanelerde deaş üyesi olmaktan tutuklu kadınlar var ya, işte onlar böylesine bir çıkmazın içinde. O yüzden batı alemi çok rahat birilerini deaşlı veya terörist olarak damgalıyor ve o damgayı bir ömür o kişinin üzerinde tutuyor, çünkü örgütün bitmesini ve dağılmasını istemiyorlar. Bizler silah bırakan ve teslim olan pkk'lılara verdiğimiz ikinci şans gibi, batı alemi o insanlara o ikinci şansı, sivil olarak bir hayat sürdürme şansını sunmuyor. Sen bir teröristsin ve hayatın sonuna kadar öyle kalacaksın ve biz sana sivil olarak yaşama imkanı sunmayacağız diyorlar. Neden; çünkü ileride başka bir yerde yine o terör örgütünü filizlendirecekler ve tutsak olan o kadınlara orada ihtiyaç duyacaklar, savaşcılarını tatmin etmek için kullanacaklar.
Hocam deaş propagandasına kanıp katılmasalardı diyebilirsiniz; böyle bir inanca sahipseniz, bizde size derizki, bu küreselciler sizide kandırdı, hepinize ölümcül aşıları enjekte etti, siz niye kandınız o zaman? Sizin değeriniz sağlığınız, o insanların değeri ise İslam, küreselciler her ikinizide zayıf noktanızdan yakaladı, sizin kanma özgürlüğünüz varda, onların yokmu? Bu insanlara kurulan tuzakla size kurulan tuzak aynı üst aklın ürünü ve onlar propagandayı nasıl yuttuysa sizde seve seve yuttunuz. Siz gururla, övüne övüne o zehirleri bedeninize enjekte edip küreselcilerin bir tuzağını yuttuğunuzda bu insan hatası oluyorda, bu insanlar bir tuzağı yutunca suçmu oluyor? Dolayısıyla bu örgütleri tanımlarken batı veya içimizdeki kemalistler gibi inancını yaşamak isteyen tüm müslümanları aşırıcı, cihatcı olarak tanımlama yerine, katliam gerçekleştirenlerle gerçekleştirmeyenleri, suçlu olanlarla suçlu olmayanları, ajan olanla olmayanı ayrı ayrı ele alın. Örneğin; 2012-2016 arası muhalifler halep savaşını kaybetti ve mit'in önderliği altında idlipe sığındı. 2016 yılından itibarende htş dahil tüm silahlı guruplar mit'in kontrolü altında. Yıllar içinde de mit o gurupların içindeki bir çok radikal unsuru tasfiye etti.
Örneğin; erdoğan suriye sınırındaki terörü temizlemekten bahsederken, siz hiç idlip'i andığını gördünüzmü? Görmediniz, çünkü oradaki güçler bizim kontrolümüzde. Dış güçler o savaşçıları suriye getirmiş olabilir, fakat sahada gelişen olaylar o savaşçıları mit'in yani türkiyenin kucağına itti, türkiyede idlipte onlara sahiplendi. Bu da onların hayrına oldu, çünkü türkiye abd gibi onların masumane inançlarını suuistimal etmez. Son 8 yıldır türkiye dışında dünya ile iletişimi olmayan, türkiyenin kendi arka bahçesinde misafir ettiği bir örgütün cia/mossad bağlantılı yönetim kadrosundaki kalıntılarınıda türkiye son 8 yıl içinde yok edemediyse, o zaman zaten mit dükyanı kapatsın. Son 8 yılda yaşanılanlardan ve son gelişmelerden ama görüyoruzki, dış bağlantılı kadrolar tasfiye edilmiş, örgütün hakimiyeti yüzde yüz türkiyenin eline geçmiş. Devrim gerçekleştiğinde şam'ı ziyaret eden ilk yabancı diplomatın mit başkanı olmasıda bunun tezahürü. Dışişleri bakanımız değilde mit başkanın gitmesi dünyaya bu oluşumun arkasında biz varız, bundan sonra bizi muhatap alacaksınız mesajı.
Neden bunu gizlediler? Bir ülkenin başka bir ülkeye saldırısı bm'i harekete geçirirdi, bilhassa ülkelerin terör örgütü olarak gördüğü bir örgüte aleni destek, türkiyenin pyd/pkk gibi terör örgütleriyle uluslararası alandaki mücadelesine meşruiyet kaybına sebep olurdu. En basiti ne zaman türkiye abd'ye, pyd'yi desteklemeyi bırak dese, sende htş'yi destekliyorsun yanıtı ile karşılaşırdı. O yüzden htş'nin sahadaki ilerleyişi suriyenin bir iç meselesi gibi görünsün istenmiş ve türkiyenin arkadaki desteği gizli tutulmuş. İşte o gizli tutulmada ekrana çıkan tüm uzmanların analizlerini taça çıkardı. HTŞ'nin arkasındaki gücü israil/abd sanıp htş'nin ilerleyişini abd/israil lehine, türkiye aleyhine olacak şekilde yorumladılar. Buradanda biz ne dersi çıkardık; olaylar biraz gizem içerdiğinde uzman olarak ekrana çıkanlar afallıyor. Bunların olayları okuyabilmesi için herşey siyah ve beyaz gibi net olması gerek, olaylar biraz gizem ve sır içerdiğinde hepsi dökülüyor. O yüzden bu olaylar uzmanların defolarını gün yüzüne çıkardı dedik. Değerli dostlar; herkes kendi çıkarlarına göre olayları değerlendirir, sizde olayları analiz ederken bir avrupalı veya amerikalının gözü ile değil kendi ülkenizin gözüyle değerlendirin. Bize görede htş bir terör örgütü değil, çünkü terör olaylarına hiç karışmamışlar. Suriyede askeri faaliyetlerde bulunmuşlar, esada karşı, ama terör olaylarına hiç karışmamışlar. Bize göre htş bir terör örgütü değil, çünkü onları yöneten kurmay zeka bize ait. Bize göre htş bir terör örgütü değil, çünkü türkiyenin menfaatleri doğrultusunda hareket ediyorlar.
Neden o zaman onları terör örgütü listesine aldık? Bunu erdoğanın bir hatası olarak görün. Bu hatasınıda en kısa zamanda düzelteceğini tahmin ediyor ve bekliyoruz. Başkalarının terör listesinde olmasıda bizi ilgilendirmez ve ilgilendirmemeli, çünkü herkes kendi ülkesinin çıkarları doğrultusunda karar verir. Örneğin batıya göre hamas bir terör örgütü, bize göre değil. Bize göre fetö bir terör örgütü, ama batıya göre değil. Kaldıki başka ülkelerde htş'yi teker teker terör listesinden kaldıracak, diplomatik ilişkiler kuracak, hatta resmi görüşmelere başladılar bile. O an geldiğinde de htş'yi terör örgütü olarak gören, o hasmani tavrı takınırkende batı böyle diyor diyen İslam düşmanları ne söyleyecek ne tür bir tavır takınacak acaba? Batı dünyası htş'yi terör listesinden kaldırdığında, batıyı örnek gören içimizdeki İslam düşmanları batının bu tavrını içlerine sindirebilecekmi?
Şii milisler ve esad ordusu neden büyük bir direnç gösteremedi? Bunun farklı nedenleri var; bir çoğu ithal edilmiş, o topraklara ait değil, dolayısıyla can uğruna savaşmadılar. Bir çoğu zorunlu askerlik adı altında askere alınmış, onlarında böylesine bir savaşma azmi yoktu. Bir kısmı esad rejiminden bıkmış ve savaşmadı. Başka bir kısım suriye'ye bekar olarak gelmiş, sonrası orada evlenmiş çoluk çocuk sahibi olmuş, onlarda bu birikimlerini esad için feda etmek istemedi. Bir başka nedeni esad'ın askeri kapasitesinin zaten çok düşük olması. Bir başka nedeni iran kontrollü milislerin askeri bir disipline sahip olmaması. Bir başka nedeni türk kurmay zekasının muhalifleri bu savaşa çok iyi hazırlamış olması. Bir başka nedende tabiiki türkiyenin üstün teknolojisi. Bir tarafta yıllarca buna hazırlanan, teknik kabiliyete ve savaşmak için bir nedene sahip olan topluluk var, diğer tarafta ise sağdan soldan toplanmış, askeri eğitimi ve disiplini olmayan, teknolojiden mahrum, savaşmak için nedenleri olmayan bir çapulcu sürüsü var, hazır olanlarda olmayanları ezip geçti. Esad safhında yer alıp savaşmak için nedeni olanlar, örneğin esad'ın şebbihaları, bunlar hama'da büyük bir direniş gösterdi, hatta hama'da belkide konvasyonel savaş tarihinin en çatışmalı günleri yaşandı, ama o da o kadardı, sundukları direniş bu kadardı.
Neden avrupa esad'ın devrilmesinden mutlu? AB ve ABD gibi ülkeler düşman olarak tanımladıkları bir ülke değerli birşeyi kaybediyorsa buna destek verir ve mutlu olurlar. Suriye'de kontrol rusya ve iran'ın elindeydi, bunlarda ab'ye düşman. Dolayısıyla bunların elinden suriye'nin gitmesi, elbette onları çok mutlu etti.
Erdoğanın zamanındaki bop projesi açıklaması nedir? Bu konuylada ilgili kısa bir cevap yazalım; bakınız, eğer niyet okuyacaksanız iyi'ye yönelik okuyun. Kötü zan değil, iyi zan yapın. Eğer zan ötesi yorum getirmek istiyorsanız, o zaman kişinin sözleri ile eylemleri örtüşüyormu buna bakın, sonrası kişinin sözleri hakkında bir yorum getirin. Burada düşülen yanlış, insanların bir kişinin cümlesinden niyet okumaları, bunu yaparkende sürekli kötü zan yapmaları ve kişinin eylemlerine bakmamaları. Bunuda kim yapar? Sözler üzerinden hayatı okuyanlar ve art niyetli insanlar yapar. Varmı ülkemizde böyle bir tayfa? Olmazmı, atatürkçü ve kemalistler böylesine bir tayfa. Bunlara sloganlar üzerinden hayatı okumayı öğretmişler, o yüzden bu insanlar kişilerin icraatlarına bakmaz, sözleri üzerinden yargılar. Bunlara "atam izindeyim" diyeceksiniz, sonrası istediğinizi yapmaya özgürsünüz, çünkü bu tayfa icraata bakmıyor. Halbuki insanın sözlerini destekleyen icraatları, kişinin hangi yolda olup olmadığını anlamak için sözlerine değil, icraatlarına bakmanız gerekiyor.
Örneğin; erdoğanın "ne istedinizde vermedim" cümlesi. Bu cümleyle erdoğan neyi kastetti? Bu hastalıklı zihniyetin kalplerinde geçeni kastetmediği aşikar. Neyi kastetti o zaman; yasalar içinde elimden gelen tüm desteği size verdim anlamında o cümleyi kurdu. Böyle kastettiğini nereden anlıyoruz? 7 şubat mit kumpasından anlıyoruz, 17-25 aralıktan anlıyoruz, 15 temmuzdan anlıyoruz. Süreç ve yaşanılanlar bize gösteriyorki, onlar istediklerini alamamış. Eğer erdoğan onlara her istediğini verseydi, bu olayların biri yaşanırmıydı; akıl var mantık var, yaşanmazdı. BOP'la ilgili cümlesinde de erdoğan, evet bir bop projesinden bahsediyor, ama küreselcilerin bölünmüş parçalanmış bir türkiye projesinden değil, türkiyenin ortadoğuda merkez olduğu, büyük türkiye projesinden bahsediyor. Böyle bahsettiğini nereden anlıyoruz? Adamın icraatlarına bakarak, örneğin türk birliğinin kurulmasından, karabağın özgürleştirilmesinden, tsk'nın suriye ve irak'ın derinliklerine inmesinden, yurtiçi pkk'nın temizlenmesinden anlıyoruz. Özetlersek; burada iki sorun var, birincisi insanların kötü zan yapması. O yüzden size tavsiyemiz, bir konuda bilginiz yoksa iyi zan yapın. İkincisi, içimizde maalesef bir zümre kelimeler üzerinden hayatı okuyor, siz lütfen okumayın, kişinin sözleri eylemleri ile örtüşüyormu ilk önce buna bakın. Bizim için esas olan sözler değil eylemler. Sözlerin samimiyeti eylemlerde yatıyor, dolayısıyla kişilerin süslü kelimelerine kanmadan veya herhangi bir cümlesi üzerinden kişiyi yargılamadan, ilk önce kişinin eylemlerine bakın sonrası yorumunuzu getirin. Bizce bu kadar bilgi yeter, umarız sizin için hayırlı ve aydınlatıcı bir yazı olmuştur. Kendinize, ailenize, sevdiklerinize, sizi sevenlere, milletimize, vatanımıza, dinimize iyi bakınız. Allaha emanetsiniz.