• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

bilinmeyenler ve bilinmesi gerekenler............     
"Allah: Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz, diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir" (Mücadele Süresi; 58).







kefaret oruçları neden en az 10 gün tutulur bölüm 4- 10 rakamın hikmeti


Haftanın konusu:
kefaret oruçları neden en az 10 gün tutulmalı, bu yazımızda bu konuyu ele alacağız inşallah, umarız sizin için hayrlı ve aydınlatıcı bir yazı olur. Bilgilerin tekrarı niyetine yazımıza temel bilgilerle başlayacağız, sonrada sorumuzun cevabına geçeceğiz.

- Yazımızın birinci, ikinci ve üçüncü bölümlerini kefaret başlıklı bölüme ekledik, g
elelim 4 bölümlük yazı serimizin son bölümüne, neden oruç ve neden en az 10 gün oruç tutmamız gerektiğine;

Oruç ile üzerimizdeki borçlar ödenirmi? Oruçla ilgili Ayetleri okursanız, genelde o Ayetlerde bir yanlıştan ve bunun bedelini ödemeniz gerekmekten ve ne tür bir ödeme kabul edildiğinden bahsedilir. Ayetlerin ödeme olarak kabul ettiği yöntemlerden biriside oruç. Örneğin;

"Bir mü'mine, -hata sonucu olması dışında- bir başka mü'mini öldürmesi yakışmaz. Kim bir mü'mini 'hata sonucu' öldürürse, mü'min bir köleyi özgürlüğüne kavuşturması ve ailesine teslim edilecek bir diyeti vermesi gerekir. Onların (bunu) sadaka olarak bağışlamaları başka. Eğer o, mü'min olduğu halde size düşman olan bir topluluktan ise, bu durumda mü'min bir köleyi özgürlüğe kavuşturması gerekir. Şayet kendileriyle aranızda andlaşma olan bir topluluktan ise, bu durumda ailesine bir diyet ödemek ve bir mü'min köleyi özgürlüğe kavuşturmak gerekir. (Diyet ve köle özgürlüğü için gereken imkanı) Bulamayan ise, kesintisiz olarak iki ay oruç tutmalıdır. Bu, Allah'tan bir tevbedir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir" (Nisa Süresi; 92).

Bir yanlış sonrası o yanlışın kefaretini ödemekle ilgili Ayetleri dikkatle incelerseniz, ödeme olarak zikirler, hatimler vs kabul edilmiyor, dolayısıyla bir sıkıntıya düştüğünüzde doğru ödeme planını seçin, aksi takdirde ödemeniz kabul edilmez. Ödemeniz kabul edilmezse ne olur; sıkıntınız üzerinizden kalkmaz.

Üzerimizde bir borç olduğunu nereden anlıyoruz? Yaşadığımız sıkıntı ve zorluklardan anlıyoruz. Yaşadığınız her sıkıntı ve zorluk üzerinizdeki bir günah borcundan kaynaklanıyor.

Yaşadığımız sıkıntıların günahlarımızdan kaynaklandığını nereden anlıyoruz? Ayetlerden anlıyoruz. Nasıl anlıyoruz; bazı Ayetler bu sorunun cevabını doğrudan veriyor, bazıları ise dolaylı yoldan. Örneğin; başınıza ne geliyorsa kendi elinizle işlediğinizden ötürü geliyor diyen Ayetler bunu doğrudan söylüyor. Bazı Ayetler ise bize bunu dolaylı yoldan söylüyor; "Ey iman edenler! Üzerinizdeki kendi nefislerinizdendir. Siz doğru yola eriştiğiniz takdirde, sapan (kimseler) size zarar veremeyeceklerdir. Tümünüzün dönüşü Allah’adır. O, size yaptıklarınızı haber verecektir (Maide Süresi; 105). Bunun gibi Ayetler bizlere bu sorunun cevabını dolaylı yoldan veriyor. Nasıl veriyor; bu Ayet bizlere yaşadığınız sıkıntılar
doğrudan günahlarınızdan geliyor demiyor, fakat temiz kalırsanız kimse size dokunmaz cümlesiyle aynı şeyi anlatıyor. Yani, temiz kalırsanız korunursunuz cümlesinden, günah işlerseniz size dokunulur anlamını siz kendiniz çıkarmanız gerekiyor.

Örneğin; yeryüzünde insandışı ırklar varmı? Hayır, yok. Olmadığını nereden biliyoruz? Kur'an-ı Kerimden biliyoruz;
"Ey Nuh ile birlikte taşıdıklarımızın soyundan gelenler! Şüphesiz o çok şükreden bir kuldu" (İsra Süresi; 3). Ne anlatıyor bu Ayet bize; bizlerin kimin soyundan geldiğini anlatıyor. Bu Ayet bizlere insandışı varlıklar varmı yokmu sorusunun cevabını doğrudan vermiyor olabilir, fakat kimin soyundan geldiğimizi söyleyerek dolaylı yoldan veriyor. Buradan da anlıyoruzki insan ırkından başka bir ırk yok. Örneğin; Kur'an-ı Kerim kıyamet anına kadar insanlığa hitap edecekmi? Edecek. Ayetlerin hükmü ve içeriği kıyamet anına kadar geçerliliğini koruyacakmı? Koruyacak. O zaman bu Ayetten anlıyoruzki kıyamet anına kadar ortalıkta reptilyan, uzaylı, anunnakiler vs varlıklar olmayacak, çünkü bu Ayet hepimizi bir kaynağa dayandırıyor, o da Nuh'un gemisinde taşınanlara. Çok karmaşık ve herkesin merak ettiği konulara Kur'an-ı Kerimin nasıl basit cevaplar verdiğini görüyormusunuz.


Gelelim neden en az 10 gün kefaret orucu tutmanız gerektiğine; bizim rehberimiz Kur'an-ı Kerim, dolayısıyla bizler her adımımızı rehberimiz doğrultusunda atmaya çalışıyoruz. O ne öneriyorsa o doğrultuda hareket ediyoruz, 10 rakamıda Ayetlerin bize önerdiği bir rakam. İlginç olanı 10 farklı Ayette 10 rakamın geçmesi. Buradanda Kur'an-ı Kerimin matematiksel derinliğini siz çıkarınız. 10 farklı Ayette 10 rakamı geçiyor. Ne anlamında geçiyor;

(1) birşeyi tamamlamak anlamında geçiyor.

"Musa'ya otuz gece vade verip sonra buna on gece daha kattık; böylece Rabbinin tayin ettiği müddet kırk geceye tamamlandı. Musa, kardeşi Harun'a, "Milletim içinde benim yerime geç, onları ıslah et, bozguncuların yoluna gitme" dedi" (Araf Süresi; 142).

Dikkat ettiyseniz Rabbimiz doğrudan 40 gece demiyor, 10 rakamını ayrı anıyor, buradan da biz 10 rakamına verilen önemi anlıyoruz. Hangi önemi; 10 rakamını ekleyerek tamamladık diyor Rabbimiz, buradan da 10 rakamın birşeyi tamamlanmasına işaret ettiğini anlıyoruz. Keza Şuayb as ile ilgili kıssasta da bir sözleşmenin tamamlanması için 10 yıla işaret ediliyor.

"Şu’ayb, “Ben, sekiz yıl bana çalışmana karşılık, şu iki kızımdan birisini sana nikâhlamak istiyorum. Eğer sen bunu on yıla tamamlarsan, o da senden olur. Ben seni zora koşmak da istemiyorum. İnşaallah beni salih kimselerden bulacaksın” dedi" (Kasas Süresi; 27).

(2) Üst sınır olarak geçiyor.

"İçinizden ölenlerin geride bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine dört ay on gün (iddet) beklerler. Sürelerini bitirince artık kendileri için meşru olanı yapmalarında size bir günah yoktur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır" (Bakara Süresi; 234).

Burada da keza 10 rakamın ayrı anıldığını görüyoruz. Rabbimiz 4 ay beklerlerde diyebilirdi, ama demiyor dört ayın üzerine bir 10 gün daha ekliyor. 10 rakamını ekledikten sonra ne diyor; o kişiler artık özgürdür, üzerlerinde bir vebal yoktur diyor. Buradan da biz birşeyden kurtulmak için en az 10 gün beklememiz gerektiğini anlıyoruz. Daha ne anlıyoruz; 10 rakamın bir üst sınır olduğunu anlıyoruz.

"Kim bir iyilik yaparsa, ona on katı vardır. Kim de bir kötülük yaparsa, o da sadece o kötülüğün misliyle cezalandırılır ve onlara zulmedilmez" (En'am Süresi; 160).

"Yoksa “Kur’an’ı kendisi uydurdu” mu diyorlar? De ki: “Eğer doğru söylüyorsanız Allah’tan başka çağırabildiğiniz herkesi yardıma çağırın da, siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getirin!” (Hud Süresi; 13).

“On günden fazla kalmadınız” diyerek aralarında fısıldaşırlar" (Ta-Ha Süresi; 103).

"Kendilerinden önce gelenleri de yalanlamışlardı; oysa bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile erişememişlerdi. Böyleyken peygamberlerimizi yalanladılar; Beni inkar etmek nasıl olur?" (Sebe Süresi; 45).

(3) Bedel ödeme şekli olarak geçiyor.

"Allah size rasgele yeminlerinizden dolayı değil, bile bile ettiğiniz yeminlerden ötürü hesap sorar. Yeminin keffareti, ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on düşkünü yedirmek yahut giydirmek ya da bir köle azad etmektir. Bulamayan üç gün oruç tutmalıdır; yeminlerinizin keffareti budur. Yemin ettiğinizde yeminlerinizi tutun. Şükredesiniz diye Allah size böylece ayetlerini açıklıyor" (Maide Süresi; 89).

Bizler onca yazımızda kefaretlerden ve o kefaretlerin ödeme yöntemlerinden bahsediyoruz, işte o yazılarımızın dayanağı bu Ayetler. Bu Ayetlerden biz anlıyoruzki üzerimizde bir borç varsa oruçla bunu kapatabiliriz.

"Başladığınız hac ve umreyi Allah için tamamlayın. Alıkonursanız, kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Kurban, yerine ulaşıncaya kadar, başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizde hasta olan veya başından rahatsız bulunan varsa fidye olarak ya oruç tutması,ya sadaka vermesi ya da kurban kesmesi gerekir. Güven içinde olursanız, hacca kadar umreden faydalanabilen kimseye kolayına gelen bir kurban kesmek, bulamayana, hac esnasında üç gün ve döndüğünüzde yedi gün, ki o tam on gündür oruç tutmak gerekir. Bu, ailesi Mescidi Haram'da oturmayan kimseler içindir. Allah'tan sakının ve Allah'ın cezasının şiddetli olacağını bilin" (Bakara Süresi; 196).

(4) Yemin olarak geçiyor.

"Andolsun on geceye" (Fecr Süresi; 2).

Allahu Teala birşeyi yemin olarak kullanıyorsa, bilinki o şey ayrı bir Ayet. Ayetle neyi kastediyoruz; mucizeyi kastediyoruz. "Andolsun biz Mûsâ’ya açık seçik dokuz âyet (mucize) verdik. Haydi İsrâil-oğulları’na sor; Mûsâ onlara geldiğinde Firavun ona, “Ey Mûsâ” demişti, “Senin büyülenmiş olduğunu düşünüyorum!” (İsra Süresi; 17).

Kur'an-ı Kerimin Ayetlerinden bahsederken bir çok insan Ayet ile neyin kastedilğini bilmiyor, o yüzden burada bu konuyada kısa bir açıklama getirelim inşallah; Ayetler ile sistemden bağımsız bir uygulama (app) kastediliyor. İstediğiniz anda ana sisteme yükleyip çalıştırabileceğiniz bir program. Örneğin; haşere, kurbağa, kan vs bunlar sistemin (doğa) müsaade etmeyeceği doğaüstü olaylardı. Bunların vukuu bulabilmesi için bunlar Musa as'a ayrı bir program olarak verilmesi gerekiyordu. Vakti geldiğinde de Musa as bir dua ile bunları sisteme yükledi ve o olaylar vukuu bulabildi. Bu arada; Rabbimiz Musa as'a neden 10 değilde sadece 9 Ayet verdi, bakalım şu ana kadar 10 rakamıyla edindiğiniz bilgilerden bu sorunun cevabını verebilecekmisiniz? Bilmeyenler için biz cevaplayalım; 10 farklı mucize verseydi, dahasını vermezdi, çünkü 10 rakamı bir sınır. Musa as 9 mucize ile firavuna gidiyor, eğer 10 mucize ile gitseydi, o zaman israiloğulları ile geri kalan yolculuğunda kendisine başka bir mucize verilmezdi. Buradan da Allahın düzenindeki hesabı ve inceliği siz çıkarınız.

Özetlersek: 10 rakamı bir Ayet (mucize) içeriyor, bir üst sınıra işaret ediyor, birşeyi tamamlamak için gerekli tekrara işaret ediyor. O yüzden kefaret orucu tutanlara bizler en azından 10 gün arka arkaya oruç tutmalarını öneriyoruz. Değerli dostlar; 10 rakamı bir üst sınıra işaret ediyor. Kefaret orucu veya başka birşey bunu en azından 10 gün tutun veya tekrarlayınki üst sınırı yakalayınız. Eğer altında yaparsanız eksik kalırsınız diyor Rabbimiz. 10 rakamı tamamlanmaya, birşeyi tamamlayıp özgürlüğe kavuşmaya işaret ediyor. Dolayısıyla kefaret orucu veya başka birşey bunu en azından 10 güne tamamlayınki bir yükten kurtulasınız, özgürlüğe kavuşasınız. 10 rakamı aynı zamanda mucizeye işaret ediyor. Kefaret orucu veya başka birşey bunu en azından 10 gün arka arkaya tekrarlayınki mucizeler sizi bulsun. Tabiiki biz burada oruç gibi hak olan şeylerin tekrarından bahsediyoruz, Allahın tasvip etmediği şeyleri değil.

Hocam kişinin fakirleri doyuracak maddi durumu yoksa, oruç tutmaya sağlığıda izin vermiyorsa, bu insanlar ne yapmalı?
"O’nun (Allah) Arş’ı, su üzerinde iken; amel bakımından hanginizin daha iyi olduğunu denemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur" (Hud Süresi; 7). İlahi düzen kefaretler üzerine kurulmamış, kaderin size savurduğu imtihan sahalarında takınacağınız tavır üzerine kurulmuş. O sahneleride kader neye göre önümüze koyuyor, bir önceki hayatta geçemediğimiz o günah yüklerimize göre. Bu hayattaki kaderiniz, bir önceki hayatta geçemediğiniz sınavlar üzerine kurulu olduğu içinde, o yüklerden kurtulmak için kefaret ilmine sahip olmanız gerekmiyor, kader zaten o anlarla sizi yeniden sınayacak. İnsanların üzerinde hangi yük varsa, kader bu insanların ayağına o yükle ilgili bir olayı zaten getirecek. Bu insanlar o sınav anını başarıyla geçtikleri zamanda, o olaya verdikleri güzel yanıt zaten bir kefaret olacak.

Örneğin; birileri atalardan gelen yüklerden kurtulmak için atalardan kopma meditasyonları yapıyor. Bu insanların aslında bunu yapmalarına hiç gerek yok, çünkü kader o yüklerden kurtulmak için başlarına bazı olayları getirecek. O olaylarda da iyi Müslüman rolünü oynayabilirlerse, o zaman zaten o yüklerden kurtuluyorlar. En önemlisi hak ederek kurtulmuş oluyorlar. Sorunda bu değilmi zaten, hak etmeden kurtulmaya çalışmak. Başımıza daha büyük belaları zaten böyle musallat etmiyormuyuz, hak etmeden birşeyleri elde etmeye çalışarak. Eğer fakirleri doyuramıyorsanız, oruçta tutamıyorsanız korkmayınız, kader omuzunuzdaki yüklerinizle ilgili konuları ayağınıza getirecek, getirdiği zamanda sizin yapmanız gereken tek şey iyi bir müslümanın davranışını sergilemeniz. Örneğin; ülkenin %50'si erdoğandan, diğer %50'si de chp'den nefret ediyor. Şimdi; yeryüzünde bu nefretle karşı karşıya gelebilmeniz için içinizde atalardan gelen bir nefret enerjisi olmak zorunda. Kaderin karşınıza çıkardığı her duygunun her olayın mutlaka sizde bir karşılığı olmak zorunda. Kader sizi o nefret duygusuyla yüzleştirdiği anda o nefret duygusuna sahiplenip onu içinizde beslemeye ve büyütmeye devammı edeceksiniz, yoksa o duyguyu reddedip o duyguyu içinizde söndürecekmisiniz. Söndürdüğünüzde, o negatif duygular size ulaştığında veya içinizde canlandığında siz onu pozitife dönüştürebildiğiniz an, zaten bu davranışınız kefaret sayılıyor. Artı bir kefarete gerek duymadan, sadece günlük yaşantınızla üzerinizdeki borçlardan kurtulabilirsiniz. Sizce kaçımız bunu başarabiliyor? Çok azımız. Başaramamanızın bir bahanesi varmı? Yok.

Sizin bilmeniz gereken, kader gün içinde sizleri sürekli farklı duygu, düşünce ve olaylarla imtihan edecek, o negatif duygu, düşünce ve olayları pozitif bir duygu veya davranışa dönüştürdüğünüz anda bu kendi başına kefaret sayılıyor. Rabbimiz bu hayattaki yaşantımızı kendi kendisine idare edecek şekilde var etmiş, dışarıdan kefarete veya şuna veya buna gerek duymaksızın. Biz o zaman günlük imtihanımız dışında neden birde kefaret yapıyoruz; çünkü üzerimizde çok yük var, çünkü bazen hayatın bize savurduğu imtihanlarda sürekli pozitif kalmayı başaramıyoruz. Örneğin; kaçınız birisinden nefret ediyor, ama aynı zamanda nefretin iyi birşey olmadığına inanıyor? İşte bu insanlar bazen negatif olayları pozitife dönüştürmeyi
bir türlü başaramıyor, çünkü kalplerinde fazla ağır yük var, bazende yıllarca pozitife dönüştürmeyi başarıyor ama sonunda yoruluyor, artık hayata olumlu bakamıyorlar. İşte böyle durumlarda Rabbimiz bize el uzatmış ve yükün altından kalkamıyorsanız, kalkamadığınız durumlarda borcunuzu parayla veya oruçla kapatabilirsiniz demiş. Günümüz insanları hayatta kalabilmek için kaderine dıştan destek alması gerekiyor, o artı desteğide şükürler olsun Rabbimiz kefaret adı altında bize sunmuş. Konu, konuları açıyor, bizce bu kadar bilgi yeter, umarız bu 4 bölümlük yazı dizimizden gereken ilhamı almışsınızdır. Kendinize, ailenize, sevdiklerinize, sizi sevenlere, milletimize, devletimize, ümmete ve İslam dinine çok iyi bakınız. Allaha emanetsiniz. -05.02.2025







kelimelerden türemiş hurafeler