• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

sabır hakkında bilinmesi gerekenler- bölüm 1: imtihan boyutu


Haftanın Konusu:
sabır. Değerli bir okurumuz sabır konusunu biraz açalım istedi, bizde sizler için konuyu kaleme almaya karar verdik, umarız yazımızdan arzu ettiğiniz, ihtiyaç duyduğunuz ilhamı alırsınız.


Sabır nedir, neden önemli ve neden Rabbimiz sabır üzerinde çok duruyor? Değerli dostlar; bizler hayatlarımızı birer mayın tarlasında sürdürüyoruz. İster bunlara ataların aktif ettiği günahlar deyin, ister bir önceki hayatta bizzat kendinizin ektiği mayınlar deyin, hangi noktadan okursanız ikiside doğru. Biz olayları atalar üzerinden okuyacağız, çünkü biz hayata atılmadan öncesi, yaşam sürdüreceğimiz tarlaları, evlilik tarlası, iş hayatı tarlası vs, o yaşam alanlarını mayınlardan temizleme fırsatı atalarımıza sunulmuş. Biz doğmadan öncesi bizden önceki 3 nesile, içine doğacağımız yaşam alanını temizleme fırsatı sunulmuş. Onlar ama ne yapmış, temizleme yerine dahada fazla mayını aktif etmiş. Ortak havuzda üzerlerine düşen temizliği yapmamışlar, tam tersi günah işleyerek dahasını aktif etmişler, dolayısıyla bizler üzerimizdeki yükleri atalar üzerinden okuyacağız. Gerek mal ve mülk, gerek çocuk ve eş, gerek iş hayatımız, atalarımız hayatın her alanında ağır günahlar işlemiş, o ağır günahlarda patlamaya hazır birer mayın olarak o alanlara adım attığımızda karşımıza çıkıyor. Hangi alanda atalarımız o mayını aktif ettiyse, biz o alana adım atar atmaz patlıyor ve o alanda hayatımızı bize zindan ediyor.

Atasal yük ile bir önceki hayatın yükü arasındaki fark; bir önceki hayatta siz o mayınları ekiyorsunuz, bu hayatta o günahı yeniden işlediğiniz zamanda bunu aktif etmiş oluyorsunuz. Bir önceki hayatta aynı günahları işleyenler aynı ortamlarda takıldığı aynı ortamları kirlettiği için, bu hayattada aynı ortama (sülale) sürükleniyorlar. Bu sizin yaşam alanınız ve siz bu yaşam alanına mayınlar yerleştirdiniz, o mayınları temizlemekte sizin sorumluluğunuz deniliyor. O sülaledeki her birey, anne tarafı 7, baba tarafı 7, siz dahil toplam 15 kişi, toplam 4 nesil, tarlanın bir yerini temizlemekle sorumlu tutuluyor, bunada yük paylaşımı diyoruz, bizim atalarımızda hayatlarında o mayınlarla karşılaştığında onları temizleme yerine sürekli aktif etmiş. Kader onları günah içeren ortamların içine sürüklemiş, onlarda sürekli yemi yutmuş ve yapmaması gerekeni yapmış.

Şimdi; anne tarafı 7, baba tarafı 7 ata, yani sizden önceki 3 nesil, her birinin kendi alanındaki mayınları aktif ede ede size geldiğini varsayın, bu durumda sizin nasıl bir mayın tarlasının içine doğduğunuzu hayal edebiliyormusunuz? O yüzden günümüz insanların işleri rast gitmiyor, o yüzden Türk milletine ne evlilik ne çocuk nasip oluyor. Üzerimizdeki günahlar o kadar fazlaki, artık biz Allah nezdinde helaklık bir toplum sınıfına girmişiz. Siz çok güzel ve pozitif duygular içinde hayata atılıyorsunuz, sonrası ama hayatınızın her noktasında o gizli mayınlarla karşılaşıyorsunuz. O mayınlar neye programlandıysa, kazaysa kaza, kavgaysa kavga, hastalıksa hastalık o alanda karşınıza çıkıyor ve yeşermenize izin vermiyor. Neden vermiyor; çünkü atalarımız huzur ve mutluluğu aktif etmemiş, patlamaya hazır kötülüğü aktif etmiş. Durum bu olunca, günümüz insanı hangi yaşam alanına adım atarsa atsın orada huzur değil, sorunla karşılaşıyor, bu da kişiyi hayattan soğutuyor ve hayata karşı nefrete sürüklüyor. Rabbimiz tüm bu süreci baştan bildiği içinde kişinin o dibe vurmaması için önerilerde bulunuyor, o önerilerden biriside sabır. Bu yazımızda inşallah sabrı ele alacağız, umarız sizin için hayrlı ve aydınlatıcı bir yazı olur.


Kuralların baştan konması. Yeryüzü bizim için bir imtihan, imtihanı hazırlayan güçte, bu durumda Rabbimiz, baştan kuralları koyuyor ve o kuralı herkesin işitmesi için elçilerini gönderiyor. Dinlerin ve kutsal kitapların amacı nedir diye sorarsanız, bunun bir tanımı, kullara imtihanın kurallarını aktarmak diyebilirsiniz. Rabbimiz bizi imtihan etmeye karar veriyor, ben bilmiyordum, haberim yoktu gibisine mazaretlere sığınmamız içinde kuralları herkesin işiteceği şekilde aktarıyor. Soruyorsunuz ya, ıssız bir ada'da yaşayan ilkel kabilelere ne olacak, işte bunların her birini Rabbimiz uyarmış. Nereden biliyoruz bunu; kutsal kitabımızdan; "Allah, bir toplumu doğru yola ilettikten sonra, sakınmaları gereken şeyleri kendilerine açıklamadıkça onları saptıracak değildir. Allah, her şeyi bilendir" (Tevbe Süresi; 115). "Kim doğru yola gelirse ancak kendi lehine yola gelmiş ve kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmıştır. Kimse kimsenin günahını çekmez. Biz peygamber göndermedikçe kimseye azabetmeyiz" (İsra Süresi; 15). Her toplum doğru bir yolda hayata başlıyor, onlara sakınmaları gereken şeyler, kurallar anlatılmadıkçada onlar saptırılmıyor, peygamber gönderilmedikçede azaba çekilmiyor.

Nedir bu kurallar? "Sizi mutlaka biraz korku ve açlık ile; biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden noksanlaştırmak sûretiyle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!" (Bakara Süresi; 155). "Mallarınız ve canlarınız husûsunda mutlaka imtihan edileceksiniz; sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden birçok üzücü sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve günahlardan sakınırsanız, elbette bu davranış, yapılmasında azimli ve kararlı olunması gereken en mühim işlerdendir" (Al-i İmran Süresi; 186). "Rasûlüm! Senden önce gönderdiğimiz peygamberler de mutlaka yemek yer, çarşı pazarda dolaşırlardı. Ey insanlar! Biz, sizi birbirinizle imtihan ediyoruz; bakalım sabredebilecek misiniz? Rabbin zâten her şeyi hakkıyla görmektedir" (Furkan Süresi; 20).
Allahu Teala baştan itibaren bizleri imtihan edeceğini ve neyle imtihan edeceğini söylüyor; korku ve açlık, mal ve canlarımız ve birbirlerimizle imtihan edileceğiz.

Bu imtihan nasıl belirleniyor? Bir önceki hayatta hangi konuda günah işlediyseniz, bu hayattaki imtihanınızda o oluyor. Örneğin; Rabbimiz can, mal, evlat, korku ve açlık gibi alanlarda imtihan edileceğimizi söylüyorsa, bilinki o konularda bir önceki hayatta günahlar işlediniz. Bunu bir yere girmek için geçmeniz gereken bir sınav gibi düşünün, bu durumda cennete girmek, bir sınavı geçemediğiniz zamanda nasıl o sınavı tekrarlıyorsanız, bir önceki hayatınızda geçemediğiniz sınavıda bu hayatta tekrarlıyorsunuz. Bu hayatta belki bir yere girmek için sonsuz sınava girme şansınız var, ahiret yurdu için tanılan sınav (hayat) sayısı ise sadece iki, mahşeri yargıya çıkmadan öncesi, sınavı geçmeniz için iki defa imtihana girme hakkınız var ve bu iki hayattan birisinde %50 üzeri puan çıkarmanız size yetiyor. Örneğin; bir önceki hayatta %50 puan alanlar bu hayata sağdakiler olarak başlıyor. O
hayatta başarı gösteremediği alanlarda da kader o kişiyi bu hayatta yeniden imtihana sokuyor. Bu hayatta kimin neyle imtihan edileceği nasıl belirleniyor diye soranlara, bu hayatta neyle imtihan edileceğimiz bir önceki hayatta belirlenmiş.

Kur'an-ı Kerim insanlığın bir kısmını sağdakiler, bir kısmını soldakiler bir kısmınıda araftakiler olarak tanımlıyor, bu tanımlamalar neye göre yapıldı bunu merak ediyorsanız, işte bu sınıflama bir önceki hayatta aldığınız puana göre yapıldı. Yoksa siz bazıların doğuştan şanslı olduğunumu sandınız, yok böyle birşey, ilahi düzende kimseye haksızlık edilmiyor, herkes hak ettiğini alıyor ve birileri bu hayata başlar başlamaz kendisini sağdakiler veya soldakilerin içinde buluyorsa, bilinki bu hayata başlamadan öncesi o kişi bunu hakkı etti. O yüzden Rabbimiz, başına ne geliyorsa kendi elinle işlediğinden ötürü geliyor diyor. Bu hayatı kendi başına değerlendirirseniz, ben nereye düştüm, bu nasıl bir aile bu nasıl ortam gibisine, o zaman bu hayata baktığınızda hayat size adaletsiz gelebilir. Bu hayatı ama iki hayatlık bir yaşantı üzerinden okursanız, aileniz ve milletiniz dahil, hayatınızın içeriğini bir önceki hayat ile kendinizin belirlediğini bilirseniz, o zaman kişi kendi hayatını kendi elleriyle kendi amelleriyle ortaya çıkardığını dezayn ettiğini anlar ve gördüğü düzene isyan etmez. Bu noktada sizin bilmeniz gereken; Allah kimseye zulmetmez. Irkınız, milletiniz, ten renginiz, aileniz vs, bunların her birini bir önceki hayatınızla siz kendiniz, o dönemki yaşantınızla siz belirlediniz. "Şüphesiz Allah, insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; fakat insanlar kendilerine zulmederler" (Yunus Süresi; 44).

Bu imtihan nasıl gerçekleşiyor? Bir önceki hayatta hangi alanda günah işlediysek; can, mal, beden vs, o alanda yeniden imtihana tabii tutuluyoruz. Bir önceki hayattaki günahlarımız bu hayatımızda birer mayın olarak karşımıza çıkıyor. Çıktığı anda biz eğer sakinliğimizi koruyup inancımızın gereğini yerine getirebilirsek, o zaman mayını aktif etmeden o imtihan anını atlatıyoruz. Kendimizi ama korumayı başaramazsak, yine günaha düşersek, o zaman o mayını aktif ediyor, o mayın hangi çocuk veya toruna programlandıysa onun hayatında patlıyor. O mayınlardan kaçmamamız, kaderin bize yazdığı imtihanlara bağlı kalmamız içinde, can ve mal gibi imtihan edileceğimiz alanlar bize süslü gösterilmiş.
"İnsanların hangisinin daha iyi iş işlediğini ortaya koyalım diye, yeryüzünde olan şeyleri, yeryüzünün süsü yaptık" (Kehf Süresi; 7). Kişi bir önceki hayatta günaha nasıl bağlı kaldıysa, bu hayatta da o günaha bağlanıyor. Kader kişiyi aynı ortama yeniden sürüklüyor ve bu sefer doğruyu yapıp yapmayacağına bakıyor.

İmtihan dediğimiz olay, bir olaya verdiğimiz tepkimi? Evet. İmtihan dediğimiz olay, yaşadığınız olaylara verdiğiniz tepkidir. Kader sizi bir önceki hayattan getirdiğiniz yükler doğrultusunda farklı olaylarla yüzleştiriyor, sonrası o olaya vereceğiniz tepkiye bakıyor. En iyi tepkiyi verende diğerlerinden daha yüksek puan alıyor.
"Hanginizin amelinin daha güzel olduğu konusunda sizi denemek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur. O yücedir, bağışlayandır" (Mülk Süresi; 2). İmtihan nedir diye merak ediyorsunuz ya; işte imtihan budur, imtihan sizin eyleminiz değil, bir eyleme verdiğiniz tepkidir. Eylemler zaten sizin elinizde değil, kader bunları sahne olarak önünüze koyuyor, imtihan dediğimiz şey, kaderin size sunduğu eyleme verdiğiniz tepkidir. Bir olaya en güzel tepkiyi verende diğerlerine göre derece olarak daha üstün oluyor.

Bu imtihan düzeninde şeytanların görevi ne? Şeytanlar bu düzende imtihanın herkes için eşit geçmesini sağlıyor. Bu salaklar farkında değiller ama, bunlar Allaha çalışıyor. Nasıl çalışıyor; İslam dini kıssas kuralına göre çalışır, bu kural doğrultusunda da kötülüğün karşılığı denginde bir kötülük oluyor. Örneğin; siz birisinde ne tür duyguların veya düşüncelerin canlanmasına vesile olduysanız, kıssas kuralına göre aynı düşünce ve duygular sizde, veya çocuklarınız veya torunlarınız mağdurun yaşına geldiğinde onlarda da canlanması gerek. O kötü duygu ve vesveselerin nesilden nesile aktaranda şeytanlar. Genetiğimiz nasıl madde boyutunda bişeyleri aktarıyorsa, şeytanlarda enerji boyutunda aktarıyor. Örneğin; bir önceki hayatta aynı günahı işleyen 15 kişi bu hayatta bir araya getiriliyor ve dört nesli oluşturuyor. O dört nesil içinde herkes aynı vesvese aynı dürtülere sahip olabilmesi, o imtihan anı herkes için adil, eşit olabilmesi içinde şeytanlar kullanılıyor. Şeytan olarak adlandırdığımız bu salaklar aslında Allaha hizmet ediyorlar, insanoğlunun adil bir şekilde imtihan edilmesine hizmet ediyorlar o kadar.





kelimelerden türemiş hurafeler