• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

bilinmeyenler ve bilinmesi gerekenler............     
"Allah: Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz, diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir" (Mücadele Süresi; 58).



gıybet- bölüm 2: hz eyyübün hastalığı altındaki sır


Bu olayın Kur'an-ı Kerimde bir örneği varmı? Olmazmı, hepimizin okuduğu ve bildiği, bilhassa şifa almak için ettiğimiz dua, hz Eyyüp'ün duası tamda bu konuyla, kurtcuklar ve gıybetle ilgili. O kurtcuklar hz Eyyübe nasıl musallat olmuştu? Şeytanın hakkında gıybet etmesinden ötürü musallat olmuştu. O yüzden hz Eyyüp duasında, şeytan bana bir ağırlık kondurdu dedi. "Kulumuz Eyyub'u da hatırla. Hani o: "doğrusu, şeytan, bana kahredici, acı bir hastalık sıkıntısı ve azab kahrı dokundurdu' diye Rabbine seslenmişti" (Sad Süresi; 38). Burada fiziki bedene kurtcuklar konuyor, bunun nedeni ne? Hz Eyyüp hakkında gıybet başlandığında o kurtcuklar enerji boyutunda bedenine yerleşmeye başlamıştı, sağlığına dokunma vakti geldiğinde de o sağlığı neyin götürdüğü, enerji aleminde gıybetin nelere sebep olduğu, gıybet ve kurtcuk arasındaki bağ görünsün diye Rabbimiz madde aleminde de kurtcuklar üzerinden sağlığının gitmesini dilemiş. Örneğin; hz Eyyüb belirsiz bir hastalıktan ötürü yatalak kalsaydı, herkes hastalıkla ilgili kendisine has teşhis koyar ve siz bu kıssasın vermek istediği mesajı alamazdınız. Bu noktada sizin bilmeniz gereken, hz Eyyübün kurtcuklarla imtihan edilmesi öylesine değildi, o kıssasta gıybetle ilgili bizlere bir mesaj verilmek istendi. Örneğin; gıybetin enerji aleminde nelere sebep olduğunu siz görmüyorsunuz, hz Eyyüp üzerinden de Rabbimiz bunun bilinir olmasını istemiş. 

Bu yazı vesilesiyle hz Eyyübün yaşadığı olayın perde arkasınıda size ifşa etmiş olduk. Onun arkasından edilen gıybet neydi; hz Eyyüp çok şükreden bir kul, şeytanda sürekli arkasından söyleniyor, onun şükretmesinin nedeni malı ve mülkü, bunlar olmasın, o zaman görelim bakalım Allaha halen şükredecekmi diyordu. Bu söylemlerin üzerine Rabbimiz tüm malını elinden aldı. Hz Eyyüp şükretmeye devam edince, bu sefer şeytan, onda evlat zenginliği var, o evlatlarla tüm bu malları tekrar kazanabilir, o yüzden mallarının gitmesini dert edinmiyor dedi. Rabbimiz bu sefer evlatlarını elinden aldı. Hz Eyyüp şükre devam edince, bu sefer şeytan, onda sağlık var, o sağlık ile o evlatları, o evlatlarlada tüm malını geri kazanabileceğini bildiği için şükretmeye devam ediyor dedi ve Rabbimiz bunun üzerine sağlığınıda elinden aldı. Şimdi; yılları kapsayan ve kişiyi bir türlü bırakmayan, kişiyi bir dipten diğerine sürükleyen bu yıkım ve acının sebebi ne? Bunun tek bir nedeni var, durmak bilmeyen gıybet. Hz Eyyüp kıssası üzerinden bize verilmek istenen mesajda bu, gıybet yıkıma sebep oluyor ve siz eğer durmayı bilmezseniz, kader kişinin elinden malınıda, ailesinide, sağlığınıda alacak, taa ki o kişi yok olup, sizin elinizde kişi hakkında konuşacak konu kalmayıncaya kadar.

Hz Eyyüb bir peygamber, o gıybetin onda tutabilmesi için konuyla ilgili bir günahı olması gerekiyor, peygamber günahsız değilmi? Arkadaşlar, yoruma aç
ık bilgilerden kesin kanaatlar geliştirmeyin, örneğin şu ama bunu diyor, o bunu diyor gibisine, tüm inançlarınızı kesin bilgiler üzerinden geliştirin; kesin bilgide Kur'an-ı Kerim. "Bu, sizin ellerinizin önceden yaptığının karşılığıdır. Yoksa, Allah kullarına zulmedici değildir" (Enfal Süresi; 51). Allahu Teala tartışmaya açık olmayacak şekilde, ben kullarıma asla zulmetmem, başına ne geliyorsa bir önce yaptığın yanlışlarından ötürüdür diyor. Bir önceylede hem bu hayat, hem bir önceki hayat kastediliyor. Kişinin başına gelen kendi eliyle işlediklerinden ötürü geliyorsa;
"Başınıza gelen bir musibet, mutlaka ellerinizle yaptıklarınızdan dolayıdır. Ki Allah, yaptıklarınızın çoğunu da affediyor" (Şura Süresi; 30), bu kuralları bize aktarmak için peygamberler indirildiyse, peygamberlerin yaşantısı üzerinden bize bu kurallar aktarılıyorsa, o zaman hastalık yaşayan bir peygambere, inatla o günahsızdır demenin ne anlamı var? Kurallarını aktarmak için peygamber kullanan Allah, peygamberlerini o kurallardan muaf tutarmı; akıl var mantık var, tutmaz. Peygamberleri temize çıkarmaya çalışırken, Allahın Ayetlerine ters inançlar geliştirmeyin. Biat makamı Allah, lütfen bunu unutmayınız.

Bu durumda ne günahı olması gerek? İslam dini kıssas kuralına çalıştığına göre, üstünde ya bu hayatta ya da bir önceki hayattan gelme bir gıybet yükü olmalı. Biz burada iyi zan hakkımızı kullanıp bunun bir önceki hayattan getirdiği bir yük diyeceğiz. Bir önceki hayattan getirdiğimiz yükleride bu hayatta kim aktif edip bize bulaştırıyor, atalarımız. Burada da atalardan gelen bir gıybet yükü olmalı. Hangi konuda gıybet? İşte burada peygamberliğin ayrıcalığı ortaya çıkıyor, gıybet edilecek bir kusuru yok, dolayısıyla burada iyiliği gıybet konusu oluyor. İyiliğimiz kötü anlamda gıybet konusu olabilirmi; olur, fazla insanların yüzüne vurarsanız olur. Yaşantınızla ibadetleriniz birbiriyle örtüşmüyorsa; olur.

Bu durumda; hz Eyyübün şükrü fazla göze batmıştı, o da ona bir açık olarak geri döndü. İyilikte olsa, hayatınızı olabildiği kadar sade yaşamalısınız, toplumun bir standardı var, o standardın içinde fazla göze batmamalısınız, hz Eyyüpte ailesiyle, mallarıyla, sağlığıyla ilgili her ortamda sürekli şükür ediyor, o manevi bilinçte olmayanlar bundan rahatsız oluyor, şeytanlarda bunu fırsat bilip insanların kalplerine fısıldıyordu, bunun şükretmesi mal zenginliğinden ötürü, fakir olsun, bakalım halen şükredecekmi gibisine. Bu hastalığa insanların gıybetimi şeytanlarınkimi sebep oldu; bu ikisini birbirinden ayrı tutamazsınız, çünkü birisi diğerinin içinde yaşam sürdürüyor. Biz ama kesin olan bilgiden yola çıkalım, hz Eyyüp duasında şeytan bana bir ağırlık kondurdu diyor, Ayetlerde mutlak doğru olanı aktarır, bizde fazla detayına girmeden, tüm bu süreci şeytanlar başlattı diyeceğiz. "Ve o, gerçekten kat’î bilginin ta kendisidir" (Hakka Süresi; 51). Buradan sizin çıkarmanız gereken ders; Allahın size verdiği bir ikramı bir lütfu, örneğin minnet duygusunu fazla dile getirmeyin, getirirseniz, birilerin gözüne batar ve hakkınızda gıybet ederler, o gıybetlerde bahşedilen tüm o güzel nimetlerin elinizden alınmasına vesile olur.

Diliyle değilde, kalbinden bu şükürleri ettiyse, şeytanlar o duaları işitip bundan rahatsız olduysa, bu durumda ne yapmalıyız, şeytanlar gıybet eder diye içimizden dahi şükür edemeyecekmiyiz? Kalbinizde dua işlerseniz bunun yansıması enerji aleminde olur, dilinizle işlerseniz bu boyutta. Hz Eyyüp nerede hastalığını yaşadı; bu boyutta, içinde yaşadığı toplumun önünde rahatsızlandı. Dolayısıyla o yanlış bizim boyutta gerçekleşmiş olmalı, o toplumla ilgili boyutu olması gerekiyor. Örneğin; göze batan şükrü kalbinde gerçekleşmiş olsaydı, yaşadığı sıkıntının topluma yansıyan bir tarafı olmazdı. Topluma yansıyan, kendisini toplumdan soyutlayan bir boyutu olduğu için ama, o göze batan şükür bizim boyutta insanlar önünde olmuş olması gerekiyor.

Değerli dostlar, Kur'an-ı Kerimin en acı hikayalerinden birisi hz Eyyüb'ün düştüğü hal, onu o hale düşürende arkasından edilen gıybetler. Bir gıybet değil, bir süre gıybet. Bu gıybetler hangi niyetle söyleniyorsa, o yönde kişiye darbeyi vuruyor. Gıybet edildikçe her defasında o kişide yeni bir sorun ortaya çıkıyor ve gıybet eden bu sefer o yeni durumu gıybet ediyor, o gıybette yeni sıkıntılara sebep oluyor derken, biz kendi ağzımızla insanları bir musibetten diğerine sürüklüyoruz, buna kendinden beslenen bir döngüde diyemiyoruz, çünkü o süreç kişinin ölümüyle sonuçlanıyor. Buradan sizin çıkarmanız gereken bir ton ders var, gıybet ettiğinizde, kişinin başına bir musibet geliyor ve gıybet ettiğiniz şey kişinin elinden alınıyor. Durmazsınız, düştüğü o levelde bile onu rahat bırakmaz, onun başına şu bundan ötürü geldi gibisine çekiştirirseniz, bu sefer kader, bundan ötürü dediğiniz şeyleride kişinin elinden alıyor ve kişiyi bir level daha aşığıya çekiyor. Sizde eğer bunu öngörmüş kibir içinde çevrenize, dememişmiydim der ve çekiştirmeye devam ederseniz, kişiyi o dipte de rahat bırakmaz ve arkasından çekiştirmeye, hatalarını saymaya devam edersiniz, bu sefer kader o kişinin sağlığınada elinden alıp ölüme mahkum kılıyor.

Hepsi neyin yüzünden; elbette o kişinin hataları yüzünden, fakat siz bu çarkta ne görevi üstlenmiş oluyorsunuz; ateşe benzinle giden kişi oluyorsunuz. Halbuki pozitif konuşsaydınız, eğer kişide pozitif birşeyi yoksa, sussaydınız ve sadece kişi için dua etseydiniz, kişiye can suyu olurdunuz. Hz Eyyübün şifa bulmasını sağlayan o can suyu olurdunuz, Rabbimizde bu iyiliğinize karşılık olarak size bir can suyu ikram eder ve sizi nice sıkıntılardan kurtarırdı.

Gıybet insanlarda ne tür bir yıkıma sebep oluyor, bir örnek olsun diye hz Eyyübün kıssası önümüze konulmuş, umarız siz bu kıssastan dersinizi alırsınız. Birisinin arkasından gıybet etmeye niyetlendiğinizde, umarız hz Eyyübün acıları aklınıza gelir ve dilinizi yutarsınız. Bu günahlarınız çocuklarınızada seriyat edecek, onlarda aynı gıybete maruz kalacak, bunuda unutmayınız. Siz kendiniz bir sıkıntınız için yardım bekliyorsanız, siz başkaların başına bela açıtğınız müddet o yardım gelmecek, bunuda biliniz. Örneğin; hz Eyyübün acılarına sebep olan gıybeti kişi işlerse, hz Eyyübün duasından veya diğer Ayetlerden şifa bulmasına müsaade edilirmi; edilmez. O yüzden, lütfen kişinin arkasından kötü ve olumsuz konuşmayın, konuşacaksanız hayrı konuşun. Güzel sözler suya okunduğunda su moleküllerinin ne kadar güzel bir şekil aldığını biliyorsunuz, kötü konuşulduğu zamanda nasıl kötü bir hal aldığını. İnsan bedeni ortalama %70 su olduğunu düşünürseniz, sözleriniz o beden üzerinde ya çok yıkıcı ya da çok besleyici bir güç olacak, hangisini kullanacağınız size bağlı. Kötüyü kullanmadan önceside hz Eyyübü ve kurtcukları aklınıza getirin.

Ne zaman kişi hakkında konuşmamız gıybete girer? Bu konuda sorular geliyor, bu yazı vesilesiyle bunada bir cevap verelim inşallah; hz Eyyüp olayında dikkat ettiyseniz, gıybetiniz değil, niyetiniz kişiyi çökertiyor. Birşeyin gıybete girip girmemesi sizin niyetinize bağlı ve konuyla ilgili bağınıza. Genel kural şu; kişilerin arkasından konuşmayacaksınız, velevki konuşmak zorundasınız o zaman iyiliklerini konuşacaksınız, velevki kötülüklerini konuşmak zorundasınız, o zaman, 1) sizi ilgilendiren bir boyutu olmalı. Sizinle alakası olmayan kişi ve konuların arkasından gıybet edemezsiniz. 2) Sizi ilgilendiren boyutu varsa, konuşmadan öncesi sadaka vermek zorundasınız. Kişinin arkasından yapılan her konuşma gizli konuşmadır, çünkü konuştuğunuz kişinin bundan haberi yok, gizli konuşmalara g
irmeden önceside Rabbimiz bir sadaka vermemizi emrediyor. "Ey iman edenler! Peygambere birşey danışacağınız ve gizli konuşacağınız zaman, bu özel görüşmeden önce bir sadaka verin. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temiz bir hareket olacaktır. Ama verecek sadaka bulamadığınız takdirde bilin ki, Allah size müsamaha eder ve sizi bağışlar" (Mücadele Süresi; 12). 3) Sadaka verdikten sonrası, kişinin arkasındaki konuşmanız çözüm odaklı olmalı, bilge bir insana özel bir sorununuzu danışmak gibisine temiz niyetle gerçekleşmeli. Madem kişinin arkasından konuşacaksınız ve bir dizi yanlışını dile getireceksiniz, bu konuşma niyetiniz bir çözüm bulma, olayı pozitif bir sonuca bağlama niyetiyle gerçekleşmeli.


Örneğin; psikiyatriste eşinizle yaşadığınız sorunları anlatmak, ya da müdürünüze iş arkadaşınızı şikayet etmek. Birisinin yanlışını başkalarına anlatacaksanız, sizi ilgilendiren bir noktası olmalı, sonrası o konuşmayı yapmadan öncesi bir sadaka vermeniz gerekiyor, sonrasıda o şikayetiniz çözüm odaklı olmalı. Öylesine boş ortamlarda, alakasız insanlarla amaçsız gayesiz çekiştirme olmamalı. Bu durumda sadaka ne yapıyor; kişiyle ilgili sorununuzu birisiyle görüşmeden öncesi sadaka verirseniz, şeytanlar çözüm arayışınıza çomak sokamaz, süreç içinde aksilikler çıkmaz, süreç içinde günah yüklenmenizin önüne geçilir, süreç sizin adına hayrla sonuçlanır. 3) Sizi ilgilendiren bir boyutu yok, ama toplumu ilgilendiren bir boyutu varsa, örneğin seçim sürecinde x partinin yanlışlarını dile getirmek, bu durumda kural ne; bu durumda kişilerin şahsiyetine giremezsiniz, sadece zaptettikleri makamları, temsil ettikleri parti veya değerleri, yani topluma mal olmuş yanlışlarını dile getirebilirsiniz. Bunuda kötü niyetle yapamazsınız, niyetiniz toplumu bilgilendirmek olmalı, kendi kin ve nefretinizi tatmin etmek değil. Bunuda sabah akşam yapamazsınız. Bir ortamda bir defa o yanlışları anlatırsınız o kadar, ama her akşam her sohbette, hep aynı kişilerle hep aynı kişileri çekiştiriyorsanız, bilinki konu bilgilendirme, çözüm vs değil, düpedüz gıybet. Siz o an insanları bilgilendirmiyorsunuz, kin ve nefretinizi tatmin ediyorsunuz. Gıybetin ötesinde de yükler yükleniyorsunuz, yalan ve iftira gibi.

Kaldıki kimbilir, belki sabah akşam arkasından çekiştirdikleriniz sizden daha hayrlıdır; "Bir topluluk bir toplulukla alay etmesin; belki de onlar kendilerinden daha hayırlı olurlar" (Hucurat Aüresi; 11). Daha hayrlı olup olmadığını nasıl anlarız; kendisini toplumdan üstün daha aydın görenler cehennemlik olanlar. Ona göre, kim kimden daha hayrlı bunu siz çıkarın. Konu konuları açıyor, bizce bu kadar bilgi yeterli, umarız yazımızdan arzu ettiğiniz ilhamı, bilgileri almışsınızdır. Kendinize, ailenize, sevdiklerinize, sizi sevenlere, milletimize, devletimize, müslümanlara, İslam dinine, insanlara, hayvanlara tüm tabiata çok iyi bakınız. Allaha emanetsiniz. -21.05.2025










kelimelerden türemiş hurafeler