örümcek evi- bölüm 1: Allahtan başka kendilerine veli edinenler
Haftanın Konusu: örümcekle ilgili Ayetin altındaki hikmet. "Allah'ın dışında başka veliler edinenlerin örneği, kendine ev edinen örümcek örneğine benzer. Gerçek şu ki, evlerin en dayanıksız olanı örümcek evidir; bir bilselerdi" (Ankebut Süresi; 41). Hangi günah hangi hayvanı sembolize ediyor ve sebep oldukları hastalıklar nedir, kurtcuklarla ilgili bu konuda bir açılış yapmıştık, konu açılmışken sizlere örümcekle ilgili Ayetin altındaki gizemide anlatalım inşallah. Bu yazı dizilerimizde sizleri bilinçlendirmeye çalışıyoruz, umarız yazılarımızdan arzu ettiğiniz ilhamı alırsınız.
Örümcek hangi günahı temsil ediyor? Allahtan başkasından medet umanları temsil ediyor.
Hangi günahlar buna giriyor? Putperestlik, şirk, sihir ve büyü, zikirlerle birşey elde etmeye çalışmak, türbelerde dilekte bulunmak, dileklerinizi ağaca bağlamak, muska ve tılsımlar ve bunlara benzer günahlar.
Zikir gibi uygulamalarda insanlar Allahtan medet umuyor, bunlar Allah dışında birini veli edinmiyor, bunların konuyla ilgili ne ilgisi var? Rızkı kimden istediğiniz kadar, hangi yol üzerinden istiyorsunuz, bu da bir o kadar önemli. Bu insanlar Allahtan istiyor olabilir, fakat başvurdukları yol meşru bir yol değil, meşru olmadığı içinde yaptıkları şeyler onları şeytanlar alemine açıyor. Kutsal Kitabımız nedir diye soruyorsanız; kutsal Kitabımız bizim anayasa kitabımız. Rabbimiz yeryüzünde bir hükümdarlık kurmuş, kutsal Kitaplar üzerinden de yasalarını kullarına aktarmış. Bu hükümdarlığın içinde de şeytanlara parallel bir hükümdarlık kurma fırsatını sunmuş. Neden; yasadışılık olmazsa, yasalara uyanların değeri olmaz. İnsana iki yol sunulmuş, yasalar üzerinden bir yol, diğeri ise yasalara aykırı bir yol. Her iki yolda da size yoldaşlar bahşediliyor ve ödüller veriliyor. Örneğin; yasaların çizdiği yolda ilerlerseniz Rabbimiz o yolda güzel yoldaşlar size bahşediyor ve sizi ödüllendiriyor. Yasalara aykırı yolda ilerlediğinizde de o yolda yoldaşlar ediniyor ve ödüller alıyorsunuz. Yoldaşlarınız şeytanlar, ödüllerinizde yeryüzünün süsü ve hırs ettiğiniz şey neyse o oluyor. Kişiyi rızıkla besleyende kişinin velisi oluyor. Bu Ayetlede Rabbimiz bu insanları uyarıyor, yanlış kişileri veli ediniyorsunuz, içinde bulunduğunuz durum örümcek evine dönüştü diyor.
Şeytan insanları yasal yoldan nasıl çeviriyor? "İblîs, “Öyle ise beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım” dedi" (Araf Süresi; 16). Şeytanlar yasal olan yollara yerleşiyor ve o yol üzerinde sıkıntı yaşayan kişilere bazen bir dost bazen bir ilim sahibi sıfatında karşılarına çıkıyor ve ben sizin iyiliğinizi isteyen birisiyim diyor ve bir öneride bulunuyor. O ilk günahı hatırlıyormusunuz, işte o ilk günahta şeytan nasıl atalarımızın karşısına çıktıysa bizde de aynısını yapıyor. "Derken şeytan, kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine vesvese verdi ve dedi ki: “Rabbiniz size bu ağacı ancak, melek olmayasınız, ya da (cennette) ebedî kalacaklardan olmayasınız diye yasakladı." "Ve onlara: "Elbette ben size öğüt verenlerdenim." diye de yemin etti" (Araf Süresi; 20-21). Ayetler geçmiş bir olayı anlatırken sadece bize geçmiş bir olayı aktarmakla kalmaz, aynı zamanda içinde bulunduğumuz durum için mesajlar verir. Bu durumda bu Ayetler bize şeytanın insanı nasıl kandırdığını anlatıyor. Siz yasal yolda ilerlerken zora ve sıkıntılara düşüyorsunuz, o yol üzerinde de birisi karşınıza çıkıyor ve güya iyiliğiniz adına size birşeyler öneriyor. Ya sonrası; güvendiğiniz kişi imanınızı, malınızı mülkünüzü herşeyinizi alıp, Allah karşısında sizi eli boş bırakıyor.
Örneğin; rabıtanın nasıl ortaya çıktığını biliyormusunuz? Rabıtanın bu topraklarda geçmişi yok, bundan 150 yıl öncesi birisi hindistan diyarına yolculuk yapıyor, orada hindu tapınaklarında hinduların tanrılarına nasıl rabıta ettiğini görüyor, sonrası bunu anadoluda yayıyor. Putperestlerin inancında olan birşeyide siz kendi inancınıza uyarladığınızda bundan hayr doğarmı; doğmaz. Nitekim bu insanların rabıtaları şeytanlara oluyor ve ağır bir şirk günahı içine giriyorlar. Allaha yakınlaşmak için iyi niyet içinde bir yola giriyorsunuz (tarikat), sonrası o yol üzerinde birileri karşınıza çıkıyor, ben sizi Allaha yakınlaştıracak yolu biliyorum diyor ve sizin haberiniz olmadan sizi Allah yolundan çıkarıyor. Siz halen kendinizi Allah yolunda olduğunuzu sanıyor, gayp aleminde ne tür bir bataklığın içine girdiğinizi farketmiyorsunuz. Neden farketmiyorsunuz; çünkü yeryüzünün görünmeyen boyutuyla uğraşıyorsunuz, gaybı görmeniz mümkün değil. Rabbimizde örümcek evi üzerinden şeytanların kandırdığı bu insanlara misal veriyor, benden başka birilerini veli ediniyorsunuz, benden uyarması diyor.
Bu süreç içinde insanların ağzından Allah kelamı çıkması, namaz gibi ibadetlerini yapıyor olması bunları korumuyormu? Korumuyor; çünkü ibadetleriniz nimet elde etmek için değil, sizi imtihan dediğimiz bu hayat yolculuğunda kötülüklere karşı korumak için indirilmiş. Siz ibadetlerimizi bir dilek tahtası olarak görürseniz, o ibadetlerden hayr göremezsiniz ve bir de tabii ki yaşantınız var; ibadetlerimiz enerjisini Kur'an-ı Kerimden alır, o ibadetlerden faydalanabilmeniz için yaşantınız Kuran-ı Kerimle uyumlu olması gerekiyor.
Bir örnek verebilirmisiniz hocam? Zikir denildiğinde aklınıza ne geliyor; birşeyi onlarca defa tekrarlamak geliyor. Kur'an-ı Kerimde zikir ile ne kastediliyor; Kur'an-ı Kerim dahil, kutsal Kitaplarımız kastediliyor. "Bu (Kur'an) da, bizim indirdiğimiz mübarek bir zikirdir. Şimdi siz onu inkar mı ediyorsunuz? (Enbiya Süresi; 50)." Rabbimiz zikir ile kutsal Kitabımızı kastediyor, sonrasıda ne amaçla zikir edileceğini, yani kutsal Kitabımızın okunacağını aktarıyor; "Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) 'Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru" (Al-i İmran Süresi; 191). Ne için okunacakmış; neden yaratıldığımızı anlamak, sakınmak, bizi uyarmak ve bağış dilemek için. ..Sakınmanızı ve böylece merhamete uğramanızı sağlamak üzere sizi uyarmak için aranızdan biri vasıtasıyla Rabbinizden size zikir gelmesine mi şaşıyorsunuz?" dedi" (Araf Süresi; 61-63). Şimdi; siz burada bir sorun görmüyormusunuz? Zikir ile insanların aklına Kur'an-ı Kerim ve içerdiği mesaj gelmesi gerekirken, birşeyi elde etmek için bir kelimeyi ne kadar tekrarlamanız gerek bu akıllara geliyor.
Allahu Teala zikir ile Kur'an-ı Kerimi kastediyor, toplum ise zikir olarak bir kelime veya duayı onlarca yüzlerce ve binlerce defa tekrarlamanın adı olarak biliyor. Allahu Teala zikir ile sakınmayı, bağışlanmayı, tefekkürü kastediyor, insanlar ise yeryüzü nimetlerini elde etmenin yolu olarak biliyor. Nasıl olduda kutsal Kitabımızın tanımı bu kadar saptırıldı? Nasıl olduda kutsal Kitabımız, yani zikir, bir kelimeye sıkıştırıldı? Nasıl olduda öğüt almamız için indirilen bir kitap bir dilek tahtasına dönüştürüldü? Şıhlar, tarikat, cemaat, ablalar, abiler herkes burada suçlu.
Öğüt alınması için indirilen bir zikri (Kuran-ı Kerim) bunlar bir dilek tahtasına dönüştürdü ve elbette hepside bundan bir gün hesaba çekilecekler. Ayetler şifa içermiyormu hocam diyorsanız; elbette içeriyor, fakat o şifa o Ayetlere ne kadar riayet ettiğinize bağlı. Örneğin; siz hz Eyyübün duasını şifa almak için okuyorsunuz, hz Eyyüb gibi sabretmeye ama gelmiyorsunuz. O dua hz Eyyübe bir hak ediş sonrası indi, yaşantısıyla onu hak etti, siz ise duayı yaşantınızla hak edip etmediğine bakmadan okuyor ve karşılık bekliyorsunuz, hatta benim hakkım diyorsunuz. Dualarınız, yaşantınızdan bu kadar kopuk olursa, Allah o dualarınızı kabul edermi; etmez. Ayetlerin çizdiği hayattan uzak bir yaşantı benimseyenlere, herhalde o Ayetlerden şifa bulmasına müsaade edilmez. Zikirlerle yeryüzü nimeti peşinde koşan veya tılsımlarla kendilerini korumaya çalışanlar ne kadar çok Allahtan istiyor görünsede, uygulama baatıl olduğu için, uygulamalarına şeytanlar cevap veriyor ve onlar bunların velisi oluyor. Dillerinde sürekli Allah kelamı olmasıda bu insanları kurtarmıyor, çünkü esas olan sözleriniz değil, üzerinde bulunduğunuz yol, yani yaşantınız. Örneğin; sihir ve büyü Allahın Ayetleri ile yapılır, Allahın Ayetlerinin kullanılması ama o işi meşru kılmıyor, tam aksi ağır bir günah kılıyor. Rızkı elde etmenin yolunu Rabbimiz bize çizmiş, şeytanlarda o yolların üstlerine yerleşmiş, sonrada bunlar bazen bir dost bazen iyiliğimizi isteyen bir yabancı olarak karşımıza çıkıyor ve o yoldan saptırmak için bize tuzak kuruyor.
Hakkın yolundan sapmamak için neye dikkat etmeliyiz? Çok basit, Rabbimizin üzerinde yürümemizi istediği yol yeryüzünün görünür boyutunda, ki öyle olması gerek, çünkü biz birşeyi görürsek o şeyden sorumlu tutulabiliriz. O yüzden amalara vebal yok diyor Kur'an-ı Kerim. "Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur" (Fetih Süresi; 17). Şeytanlar ise yeryüzünün görünmeyen boyutuna sizi yönlendirmeye, o boyuta yatırım yapmanızı, o boyut üzerinden size nimet sunacaklarını vaat ediyor. Tuzak nerede? Görünmeyen bir boyuta yatırım yapmaya itiliyorsunuz, tuzakta burada; nelere sebep olduğunuz hakkında hiçbir bilginiz yok, bilgi olmadığı zamanda bir yanlış içinde olduğunuzu bilme şansınız yok. Örneğin; babası, annesi ekşi elma yerse oğlunun, kızının dişi kamaşır sözü bunun güzel bir örneği, siz bu boyutta bir yanlış yaptığınızda bunun sonucunu görebiliyorsunuz, dolayısıyla yanlışınızı düzeltme şansınız var. Görünmeyen boyuta yatırım yaptığınız zaman ama, nelere sebep olduğunuzu bilmediğiniz için yanlışınızdan dönme, düzeltme diye şansınız yok. Zikir, tılsım gibi uygulamalarla nimet peşinde koşanlar işte bu hataya düşüyor, görünmeyen aleme yatırım yapıyor ve yaptıklarının gayp aleminde nelere sebep olduklarından haberdar değiller.
Yüzlerine, karınlarına, gözlerine baktığınızda gayp aleminde nasıl bir kötülüğe bulaştıklarını aslında anlarsınız. Neden karın; gayp alemine yatırım yaptığınızda şeytanlar karın bölgesi üzerinden sizi besler, bu insanların karnına baktığınız zamanda balon gibi şişik olduğunu görürsünüz. Nasıl oluyorda bunları göremiyorlar; çünkü görünmeyen bir aleme yatırım yaptılar, göremezler. O yüzden Rabbimiz israrla yeryüzünün görünür boyutunda kalın diyor. Zikir, tılsım işleriyle uğraşanlara şunu sormak gerek; çiftlik bank veya benzer dolandırıcı vakalarında siz o insanları eleştiriyorsunuz, salak bunlar diyorsunuz, görmedikleri bilmedikleri şeylere yatırım yapıyorlar, çalışmadan kısa yoldan zengin olmaya çalışıyorlar diyorsunuz, dolandırılmayı hak ediyorlar diyorsunuz, ama aynı şeyi sizde yapıyorsunuz, bilmediğiniz, gidip göremeyeceğiniz bir aleme yatırım yapıyorsunuz, üstüne çalışmadan o nimetleri elde etmek istiyorsunuz, o zaman sizde dolandırılmayı hak etmiş olmuyormusunuz? Hemde nasıl, hem bu hayatınız hem ahiret hayatınız elinizden alınıp gidiyor.
Bu insanları artık ciddi ciddi uyarmak gerek, çünkü bu olay çığrından çıktı. Farkı başlıklar altında sürekli bu konulara değinmemizin nedenide bu, çünkü biz bu insanların gayp aleminde ne tür pisliğin içine battıklarını biliyoruz. Şeytanlar bunlara göstermelik, içi boş, neden içi boş bunuda örümcek evi örneği ile anlatacağız, dünya süsünden bir kaç nimet sunuyor, kişiyi besleyen kişinin velisi olduğu içinde bu insanlara Rabbimiz sırtını dönüyor. O yüzden Rabbimiz bunlara, Allahtan başka birini veli edenler olarak hitap ediyor. Nasıl oluyorda bu insanlar görmedikleri şeylere yatırım yapıyor. Dua ve zikirlerinde Allahını ismini andıkları için, Rabbimizin isminin anıldığı bir yerden kötü birşey çıkmayacağına inanıyorlar, şeytanlarda onları böyle kandırmış. Bu yazımızın enerji boyutuna girdiğimizde, bu insanların gayp aleminde nelere sebep olduğunu inşallah sizlere anlatacağız, görünmeyen boyutu sizin için biraz daha görünür kılacağız.
Sihir boyutuna girmemek için yapmamız gereken tek şey yeryüzünün görünür boyutunda kalmak, görünür boyut üzerinden rızkımızı kazanmaya çalışmak, öylemi? Aynen, bu kadar kolay ve bu kadar basit. Konuyu anlamanız için size güzel bir örnek verelim, bu duaya internette gezerken rastladık ve ineternet bu tür dualarla dolu. İnsanlar artık yaşamayı bırakmış, oturup dualarla rızık peşinde koşmaya başlamış. Kötülüğün yayılımına katkıda bulunmama adına, duanın belirli bir bölümünü nokta işaretiyle değiştirdik. "Kıbleye doğru oturun ve tevbelerinizi yapın..Sonra 101 defa herbirinde ayrı BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM demek şartiyle KEVSER yani "inna a'tayna kel kevser" suresi okunacak..Tespih kullanın inşaallah kardeşler...Sonra 313 defa .......... başında sadece birdefa Euzu besmele çekerek okunacak..101 kevseri okumaya başlamadan önce şöyle niyet edip dua edeceksiniz;"ALLAH'IM İLK OLAN HAZNEDE İLK OLAN İSMİN HÜRMETİNE DOĞACAK YAVRUMU SIHHATLİ EYLE.." Ne yapıyor şimdi bu dua; yeryüzünün görünmeyen boyutuna belirli ritüel içinde enerji salgılıyor. Belirli şeyleri 100 defa veya 1000 defa tekrarladığınızda, bunun amacı güçlü enerji çıkarmak olduğu, enerji aleminde birşeyleri harekete geçirmek olduğunu sizde anlıyorsunuzdur herhalde.
Bu yasalmı; yasal değil, çünkü kaderiniz yaşantınız üzerinden hesaplanıyor, bir kelimeyi ne kadar tekrarladığınız üzerinden değil. Örneğin; "Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür" (Şura Süresi; 40). Bu Ayet bize, ne kötülüğü işlerseniz sizinde denginde bir kötülükle muamele gördüğünüzü anlatıyor. Örneğin; bir nimetten yoksun kaldığınızda, sizinde başkalarını o nimetten mahrum bırakmış olmanız gerekiyor. Örneğin; hangi konuda iyilik yapıyorsanız, o konuda da size iyilik yapılıyor. İslam dini böylesine çok hassas bir kıssas düzeni üzerine kurgulanmış. Yaptığınızın dengiyle ödüllendiriliyor veya cezalandırılıyorsunuz ve bu ödül ve cezayı başkalarına yaptıklarınız belirliyor. Ödül ve ceza dengiyle oluyorsa ve bunu başkalarına yaptığımız ameller belirliyorsa; o zaman ev edinmek için zikir ve dua ne alaka? Evin dengi zikirmi ve o iyiliği elde etmek için siz başkasına ne iyiliği yaptınız? Bir nimeti elde etmek için binlerce defa birşeyleri tekrarlamanız Allah nezdinde meşru değil, çünkü kıssas yasalarına uygun değil, ne ortada iyilik yaptığınız bir insan var ne de denklik. Üstüne büyük bir günah, çünkü zikirleriniz gayp aleminde arka kapıları aralıyor ve hile yoluyla sizlere rızık yönlendiriyor. Bir hacker gibi ilahi rızık dağıtımına el atıyor, size ait olmayan rızıkları kendinize yönlendiriyor, infazdan kaçıyorsunuz.
Kader sizi bir nimetten mahrum bıraktığında, bunu üzerinizdeki bir günah yükünden ötürü yapar. O nimetten mahrum kaldığınız yıllarda sizin infaz süreniz olur. Zikir ve tılsımlarla kadere el atmaya başladığınızda ama, infazdan kaçan bir kaçak durumuna düşüyorsunuz. Bu tür işlere neden şeytanların çok meraklı olduğunu, neden insanları bu tür işlere sürüklemek için can attıklarını, neden bu tür işlere girişenlerin velisi şeytanlar olduğunu şimdi daha iyi anladınızmı? Size inen rızıkların altında çok detaylı bir hesaplama var, o hesaba görede siz ya cezalandırılmanız gerekiyor, örneğin bir nimetten mahrum kalmak, ya da ödüllendirilmeniz gerekiyor, bu tür zikir ve tılsım uygulamalarıda bu düzene çomak sokuyor. Kişiler hak ettiğini değil, kendilerine laik gördüğünü almaya başlıyor, bu da tüm düzeni alt üst ediyor.
Örümcek eviyle ilgili Ayette bu insanlara hitap etmek için inmiş. Bizler yeryüzünün görünür boyutuna yerleştirilmişiz, görünür boyutta işlediğimiz ameller üzerinden de rızkımız hesaplanıyor. Eğer yeryüzünün görünür boyutunda bir rızık istiyorsak, o rızıkla ilgili güzel ameller içinde olmaya özen gösterelim, çünkü o rızık bize, o rızkı ne kadar hak ediyorsak o kadar iniyor. Örneğin; sakat bir çocuk bize iniyorsa, demek bizim çocuktan nasibimiz, yani hak edişimiz o kadar. Bunuda siz dualarla değiştiremiyorsunuz, çünkü dua eksikliğiniz o sakat çocuğa sebep olmadı, yaşantınız oldu. O yaşantınızı değiştirmeden, yanlışlarınızla yüzleşmeden de bu değişmiyor. Örneğin; böbreği sağlıklı olsun istiyorsanız, üzerinizde zekatla ilgili borç olmayacak çünkü zekat borcun cezası böbreklere iniyor, zihni sağlıklı olsun diyorsanız şirk günahı üzerinizde olmayacak çünkü şirk günahın cezası beyine iniyor, kalbi sağlıklı olsun istiyorsanız, kin ve nefretle ilgili günahınız olmayacak çünkü kin ve nefret duyguların cezası kalbe iniyor, çiğerleri sağlıklı olsun istiyorsanız, lanet ve beddua ile ilgili günahınız üzerinizde olmayacak çünkü bu günahların cezası çiğerlere iniyor, en basiti çocuk aldırma, cinsel taciz gibi ağır günahlar üzerinizde olmayacak çünkü bu günahların cezası doğrudan cinsel organlarınıza iniyor.
Hocam, kocaman alimler bu duaları yapmış, ama. Eğer yaptılarsa büyük halt işlemişler, eğer yapmadılarsa o zaman onlara çok büyük iftira atılmış. İslam alemine bir bakın, siz İslam alemin içinde bulunduğu durumu sağlıklı görüyormusunuz; görmüyorsunuz. En basiti kutsal kıldığınız tarikat ve cemaatlere bir bakın, nasılda Rabbim bazılarını içten birbirine düşürdü, bazılarınıda devlete ihanet etme durumuna düşürdü. Buralarda zerre hayr olmadığını siz halen çıkaramadınızmı? Kimin eseri bunlar; işte o alimlerin eseri. Batı alemi yeryüzünün görünür boyutu ile ilgilenmiş, bizimkiler ise görünmeyen boyutla ilgili. O yüzden onlar efendi olmuş biz ise köle. Yeryüzünün görünür boyutunda rızık istiyorsanız, lütfen yeryüzünün görünür boyutuna tohum ekin. Nasıl; yaşantınızla. Dualarınız üzerinden değil, yaşantınız üzerinden rızkınız hesaplanıyor, lütfen yaşantınıza bakın. Arka kapılarda dolaştığınız zamanda, bilinki veliniz Allah olmaktan çıkıyor.