• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

bilinmeyenler ve bilinmesi gerekenler............     
"Allah: Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz, diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galiptir" (Mücadele Süresi; 58).


Muharrem ayımız, biz Müslümanların yeni yılı mübarek olsun, hepimize bol huzur, mutluluk, sağlık, afiyet ve bereket getirsin inşallah- 26.06.2025

hac ve hacer anamız- değişim


Bölüm 2

Hacer anamız üzerinden bize başka ne mesajı veriliyor; değişim enerjisi bize aktarıyor
. Hacer anamız kölelikten hürriyetine kavuştu, sonrasıda çölün ortasına bırakıldı. Birilerin yaşadığı bir yere değil, canlılardan arınmış bir yere yerleştirildi. Bu da değerli dostlar sıfırdan bir hayata başlamayı, yokluktan birşeyi kurmayı temsil ediyor. İbadetler hakkında ne demiştik; bir ibadeti kim açığa çıkardıysa, o ibadeti uygulayanlar o kişinin enerjisinden besleniyor demiştik. Örneğin; bizler hacca gittiğimiz zaman farklı ritüeller yapıyoruz, her bir ritüeli farklı birisi açığa çıkardığı içinde her bir ritüelden farklı bir enerji yükleniyoruz. Hacda yüklendiğimiz enerjilerden bir taneside yokluktan birşeyleri inşa etme enerjisi. Biz hacca gidip sa'y yaptığımızda hacer anamızın enerjisini yükleniyor, o enerjide bizlere yoktan birşeyleri kurma ve inşa etme imkanını sunuyor.

Bilinçaltı terapistleri hayatta birşey elde edebilmeniz için ilk önce onun enerjisini içinizde açığa çıkarmanız, siz buna inanmanız, hatta kağıda yazmanız, şu kadar tekrarlamanız gerekiyor diyor ya, burada yaşananda buna benzer birşey.
Bilinçaltı terapistlerin yandıldığı nokta ama; onlar soyut boyut ile somut boyutu karıştırıyor, daha doğrusu farkı bilmiyor. Birşeyin ilmine vakıf olmadan, kulakdan duyma bilgilerle uzman kesildiğinizde, o ilmin inceliklerini bilmeniz zaten mümkün değil. Beynimiz soyut boyuta hitap ediyor, bedenimiz ise somut boyuta, hangi boyuttan nimet bekliyorsanız o boyuta hitap eden beden parçacığınızı kullanmak zorundasınız. Örneğin; somut boyutta bir nimeti elde etmek istiyorsanız, bilinçaltınızı değil, azalarınızı çalıştırmak zorundasınız. Cinlerin bilinçaltı olayına neden bu kadar meraklı olduğunu şimdi daha iyi anladınızmı; kişi bilinçaltı üzerinden birşeyler istedikçe soyut aleme, yani cinler alemine tohum ekiyor onların yaşam alanını yeşertiyor, karşılığınıda onlardan alıyor.

Şimdi; rızkın sahibi Allah. Allahta o rızkın bedelini ödemeden kişiye o rızkı indirmiyor. Neden; bedava diye birşey yok, haketmeniz gerekir diyor. En basiti, eğer Rabbimiz rızkı bol bol verseydi, kulları şımarırdı. "Allah, kullarına rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde mutlaka azgınlık ederlerdi. Fakat O, rızkı dilediği ölçüde indirir. Şüphesiz O, kullarından hakkıyla haberdardır ve onları hakkıyla görendir" (Şura Süresi; 27). Allahu Teala her bir rızık için bir çaba göstermemizi istiyor. En basiti, o rızkın değerini bilmek ve anlamak için. O bedeli nasıl ödeyebiliriz; fiziki bir emek vererek. Siz o alanda emek veriyor, fiziki çaba gösteriyorsunuz, o çaba ve yorgunluk yeryüzünde kalıyor, o çabanın enerjisi ama göğe yükseliyor, Rabbimizde o enerjiyi bir ödeme yöntemi olarak kabul edip size o rızkı indiriyor.
Yeryüzü belirli fizik kanunlarına göre inşa edilmiş, bu kanunlardan biriside değişim için ortada bir enerji olması gerektiği. Gerek bedenimizin çalışması için ihtiyaç duyduğumuz kaloriler, gerek kullandığımız elektronik cihazlar, birşeyi çalıştırabilmek için ortada enerji olması gerekiyor. Allahu Teala bir nimeti bir bedel karşılığında veriyor, bedel olarakta enerjiyi kabul ederim diyor. Hangi enerjiyi; hangi alanda nimet istiyorsak, o alanda fiziki çaba gösteriyorsunuz, o çabanın açığa çıkardığı enerjiyide Rabbim kabul edeceğini söylüyor. Ne kadar enerji sarfetmemiz gerekiyor; bu nimetten nimete değişiyor, her nimetin bir bedeli var, bazıları için 100 yıl emek, bazıları için 40 yıl, bazıları için 60 yıl sabır vs, o nimetin bedeli neyse, yeryüzünde biz onun fiziki çabasını veriyoruz, fiziki çaba yeryüzünde, enerjisi ise göğe çıkıyor ve o rızkın bedeli olarak kabul ediliyor.

Rabbimiz rızkı çalışana değil, dilediğime veririm diyor, bunu nasıl anlamalıyız? Kişinin rızkı sadece kendi ameli doğrultusunda hesaplanmıyor, kendisinden önceki 3 nesilde hesaba katılıyor, dolayısıyla ektiğinizi biçemiyorsunuz, dört nesil olarak ne ektiyseniz ancak onu biçebiliyorsunuz. Eğer rızkınız sadece sizin çabanız doğrultusunda hesaplanıp inseydi, o zaman Rabbimiz çalışana veririm derdi, ama durum öyle değil, sizinle birlikte atalarınızında ameli masaya yatırılıyor. Bilinçaltı terapistlerin size masal anlattığını şimdi daha iyi anladınızmı; siz ne kadar kendinizi bir rızka şartlandırırsanız şartlandırın, o rızık size inmeyecek çünkü rızık bir bireyin çabasına göre değil, dört nesillik bir sülalenin ortalama çabasına göre iner.

Bu haksızlık değilmi hocam diyorsanız; değil, bu hayatta bizler iki defa rızkımızı kendi kendimize temin edememe çağıyla yüzleştiriliyoruz, hayatımızın ilk 10-15 yıl ve son 10-15 yılı. O dönemlerde hayatta kalabilmemiz içinde Rabbimiz insanlığı dört sülalelik guruplara ayırmış, hepiniz aynı geminin içindesiniz, birbirinizden beslenin birlikte o süreci atlatın demiş. Örneğin; hayatınızın ilk 20- 25 yılını atalarınızın omuzundan geçindiyseniz, onlar sizi askere onlar sizi evlendirdiyse, siz çalışır ve yeryüzü nimetlerin peşinde koşarken, onlar çocuklarınıza bakıyorsa, siz bu kadar çok onlardan besleniyor veya beslenmişken, kader herhalde sizi kendi başınıza ele almayacak. Siz bir örgütsünüz diyecek ve amellerinizi topluca ele alacak, ki örgütlerde, mesela fetö veya süleymancılar gibi örgütlenmelerde Allah bunu yapıyor, bunların amellerini topluca ele alıyor, yani birisi bir yerde bir pislik yapıyorsa, bu hepsine yazılıyor. Dört nesil amel birbirine böylesine karıştıysa, o sülalede kimin ne kadar alacağı nasıl belirleniyor; bunu levh-i mahfuz hesaplıyor, sonrası Allahın onayına sunuyor, burada da Rabbimiz makamın ağırlığını kullanıp iyilikte önde olanlara bir ayrıcalık tanıyor. Nasıl ayrıcalık tanıyor; beşeri çaba dışında iyiliklerine bakıyor. Örneğin; kişi beşeri çaba gösteriyor, ama atasal yüklerden ötürü o rızka ulaşamıyorsa, o zaman Allah kişiyi belirli ibadetlere sürükleyip (zekat ve hac gibi), o ibadetler üzerinden o nimete ulaşmasını sağlıyor. O ibadetler o tıkanıklığı kaldırıyor ve/ veya bypass ediyor ve kişi arzu ettiği rızka ulaşıyor.

Çalışmanız o rızkı elde edeceğiniz garantisini size vermiyor, çünkü ortada atasal yükler var. Çalışmanızın karşılığını alabilmek için, ilk önce iyilik ve ibadetlerle o atasal engelleri ortadan kaldırmanız gerekiyor. O
iyilik ve ibadetleride Allah herkese nasip etmediği için, rızık çalışana değil, Allahın dilediği kula iniyor diyoruz. Örneğin; bir nimetin size ulaşması sizde açığa çıkması için 40 yıl emek, 20 yıl sabır vs gibisi enerji sarfı gerektirdiğini, sizinde bu sabrı bu emeği ve bu yılları sarfettiğinizi ama halen o rızka ulaşamadığınızı veya sarfetmeye imkanınızın olmadığını varsayın, bu durumda iyilikler veya belirli bir ibadetleri yerine getirerek kaderinizdeki o tıkanıklığı kaldırıp o rızka ulaşabilirsiniz. Hangi ibadetle diye soruyorsanız; elbette, hac ibadeti.

Sizin anlamanız gereken, rızıklar bizlere enerji karşılığında iniyor. Birşeyi elde etmek için sarfettiğiniz enerjiyi bir para birimi gibide düşünebilirsiniz. Somut boyutta arzu ettiğiniz bir rızık içinde somut boyutta geçerli enerji sarfetmeniz, yani para birimi kullanmanız gerekiyor. Mesela o nimeti bilinçaltında var eden birisi size birşey kazandırmaz, çünkü siz bilinçaltında o nimeti elde etmek istemiyorsunuz, yeryüzünde elde etmek istiyorsunuz. Dolayısıyla o nimeti bilinçaltında açığa çıkaranları değil,
fiziki çabasıyla o nimeti yeryüzünde açığa çıkaran kişileri kendinize rehber almanız gerekiyor. Zenginliğin veya şifanın sırrı bizde var deyip, kendilerine bir fayda olmayan, sadece hayal satan kişileri kendinize rehber kılmayın, o nimetleri elde etmiş insanları kendinize rehber kılın. Varmı böyle birisi, tüm hayallerimizi gerçekleştirebilecek, manevi ve maddi tüm zenginliklerin enerjisini içinde barındıran birisi; var, hacer anamız. Hacer anamız o çölün ortasında şehirlerin anası olan Mekkenin, ümmetin peygamberi, kuran-ı kerim ve kabe'nin ortaya çıkmasına vesile oldu, halifeliklerin ve imparatorlukların açığa çıkmasına sebep oldu. O gariban kadının enerjisini aldığınızda size açılacak kapıların sınırı yok. O gariban kadın çok muhteşem ve Allah katında çok hayrlı şeylere sebep ve vesile oldu, onu rehber edindiğinizde sizde o muhteşemliği yakalayabilirsiniz.

Örneğin; Allahu Teala Mekkeyi şehirlerin anası olarak tanımlıyor, çölün ortasında o şehrin ortaya çıkmasına sebep olanda hacer anamız. "Bu Kitap (Kur'ân), kendinden önceki kitapları tasdik eden, şehirler anası (Mekke) halkını ve çevresindeki bütün insanlığı uyarman için indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ahiret gününe iman edenler bu Kitab'a da iman ederler ve onlar namazlarına da devamlıdırlar" (En'am Süresi; 92). Hacer anamız şehirlerin anasını ortaya çıkardıysa, kendisini annelerin annesi olarak sayabilirmiyiz; evet, sayabiliriz. Bunu hak eden birisi varsa, hacer annemiz mutlaka ilk sıraya geliyor.


Başkasının bir ömürlük enerjisini kopyalamak, yaşadığı sıkıntıları yaşamadan, tükettiği ömrü tüketmeden aynı başarıyı yakalamak bu kadar kolaymı; elbette kolay değil, ama hacda bu mümkün! Siz hacca gidip safa ve merve yaptığınızda, o enerjiyi yakalamanız mümkün. O yüzden hac, hac ve hac diyoruz. Ne için insana hac farz kılındı, Allahın ona ihtiyaç duyduğundanmı; hayır, biz insanların ona ihtiyaç duyduğundan. Hacca gitmemiz bize farz kılındıysa, bunun altında bizim hayrımıza nice şeylerin olduğunu bilmeliyiz, bunuda genç yaşta yaptığımızda bunun bizim yararımıza olduğunu anlamalıyız. Örneğin; 60 yaşında gitmişsiniz, ömür gitmiş, yaşamanız gerekenleri yaşamışsınız, o saatten sonrası değişim enerjisini hacdan alsanız ne fark eder almasanız ne. O yüzden genç yaşta gidelim inşallah.

Buradan da ne dersi çıkarmalısınız; bu hayatta kaderinizin değişmesini istiyorsanız, 180 derece hayatınızın değişmesini istiyorsanız Safa ve Merveyi ihramdan sonrasına bırakmayın. Safa ve Merveyi haccın bir farzı olarak kabul edin, ki öyle, Sa'y yapıp hacer anamızın enerjisiyle bağlantı kurun ve o değişim enerjisini bedeninize yükleyin. Bilinçaltında birşeye inanmanız değişim getirmez, çünkü soyut inanç somut boyutu etkilemez. Soyut inançla siz sadece cinler alemine tohum ekersiniz, o kadar. Eğer madde aleminde değişim istiyorsanız, madde alemine tohum ekin, siz ekemiyorsanız veya ekiyor ama sürekli engelle karşılaşıyorsanız, o zaman tohumu ekip yeşertenlerin enerjisinden beslenin. Değerli arkadaşlar; hac ibadetinde belirli ritüeller yapmanız sizden bekleniyor, bu ritüeller arasında da sadece Safa ve Merve yeryüzü nimeti veya yaşantısıyla ilgili, dolayısıyla yeryüzünde hayatınızı değiştirmek istiyorsanız mutlaka Safa ve Merve ritüelini yerine getirin. Hacda Allahtan yeryüzü nimetleri istenmemesi gerekiyor, bu genel bir kural, fakat hayatınızın olumlu anlamda değişmesini istiyorsanız mutlaka Safa ve Merve (Sa'y) yerine getirin.

Hacer anamız üzerinden bize başka ne mesajı veriliyor; hacda yumuşayabileceğimiz mesajı bize veriliyor. Yazımızın devamını yumuşama ilgili bölümde bulabilirsiniz.







kelimelerden türemiş hurafeler