synergy kendiyas- ölülerle konuşmak mümkünmü bölüm: 2
Bölüm 2
Allah nezdinde yüce birisi olsaydı konuşabilirmiydi? Evet, konuşabilirdi, fakat bu da doğaüstü bir olay sınıfına girerdi. Öyle gözükiyorki sizler ruh nedir, ölüm nedir, kabir hayatı nedir, fiziki bedenler nedir, rızık nedir, fiziki bedenimizin enerji şablonları, uykuda astral seyahatlarını mümkün kılan o şablon bedenler nedir, amel defteri nedir, ilahi düzen nedir tüm bunları anlamış değilsiniz, anlamadığınız ve bilmediğiniz içinde ölülerle konuşmak size sıradan birşeymişmi geliyor. Halbuki bu hiçte öyle değil, arkasında kocaman bir matematik, ince hesaplama ve onca kural var.
Örneğin; ölülerle konuşmayı İslam dini doğüstü bir olay olarak tanımlamış ve bunu sadece Allahın elçilerine nasip etmiş. Neden doğaüstü bir olay olarak tanımlamış; öldüğünüzde fiziki bedenden çıkıyor, gayp alemi için tasarlanan şablon bir bedene geçiş yapıyorsunuz, o şablon beden de bizlerin duyusu ötesinde birşey. Bir ölü fiziki bedenini terk ettiğinde, bu aynı zamanda fiziki alemi terk ettiği anlamına geliyor, bu da bizim bir ölü yada bir ölünün bizimle iletişime geçmesini imkansız kılıyor. Bizim duyularımız fiziki alemi algılmak için varedilmiş, ölen kişi fiziki boyutu terk ettiği anda onunla iletişim kopuyor. Bir ölü ile iletişimi kesen fiziki bedenden ayrılış ise, o zaman o iletişimi tekrar sağlayabilmek için ne yapmanız gerekiyor; ölüyü o fiziki bedene geri getirmeniz, bununda ötesinde çürümüş bedeni, dil ve kulağı sizinle iletişime geçebilecek kıvama geri getirmeniz gerekiyor, bunada değerli dostlar mucize diyoruz. Şimdi bu işin neden bu kadar kolay olmadığını anladınızmı?
Bu insanlara ama bakıyorsunuz, her gün her hafta bir ölüyü dile getiriyorlar. Bu işinde bu kadar kolay olmayacağını siz aslında bilmeniz gerekiyor. Örneğin; velevki birinci şovu, cinlerin sergilediği o tiyatroyu yuttunuz, ikincisi, üçüncüsü vs gelmeye başladığında, en geç burada bu işte bir tuhaflık olduğunu anlamanız gerekiyordu; ne yapıyoruz biz, ölüleri dirilttiğimize inanıyoruz, ki konuştuğunuzu iddia ettiğinizde ölünün dirildiğini ima etmiş oluyorsunuz, çünkü ruhlar bedenlere tabidir ve siz eğer fiziki alemde bir ruhla konuşuyorum diyorsanız, o ruhun o bedenle birleştiğini ima etmiş oluyorsunuz, eğer fiziki alemde ben o ruhu işitiyorum diyorsanız, o ruhun fiziki alemde fiziki bedenine geçiş yaptığını ima etmiş oluyorsunuz, bu durumda da siz, biz bu iddiamızın büyüklüğünün farkındamıyız, ölü ve çürümüş bir bedeni dirilttiğimizi iddia ediyoruz, bu iş şeytanın işi deyip bu işten ve bunu yapanlardan kaçmanız gerekiyordu. Bu kanaate ve analize varmanız içinde derin bir din bilgisine sahip olmanız gerekmiyor, birisi ben ölüleri diriltiyorum dediği an, ki konuşuyorum dediği an dirilttiğini ima etmiş oluyor, o azıcık din bilginiz ve aklınız sizi uyarması gerekiyordu.
Bunlar ruhla konuştuğunu iddia ediyor, fiziki bir bedenden bahsetmiyor, sadece ruhla konuşmak mümkün değilmi? Bu da mümkü değil. Buradan da bu insanların hiçbir konudu doğru bir fikri olmadığını siz çıkarın. Bu yazı vesilesiyle ruh olayınıda biraz açalım; yokluk içinde tek Allah vardı, sonrası Allah kendisinin tanınmasını istiyor ve canlılar yaratıyor, sonrada sadece kendisinde olan o canlılık enerjisini bu canlılara üflüyor, Allahın o diri olma enerjisini alan canlılarda gözlerini açıp hayat buluyor. Allahın hayat veren bu enerjisinede ruh diyoruz. Ruhu tüm yaratılanlardan farklı kılan şey ne o zaman; kendisinin yaratılmış olmaması, yaratıcının bir parçası olması. Görevi ne; o canlıyı hayatta tutmak. O canlı yeryüzünde bir imtihandan geçirelecek, ruhun görevide o nefsi o süre içinde hayatta tutmak. O yüzden Rabbimiz ruhla ilgili soruya, o Allahtan bir emirdir cevabını veriyor, çünkü ruhun kendisi bir emir altında. Rabbimizin bu konuya fazla kafa yormayın demesinin nedenide, ruhun kendisinden bir parça olması, biz insanlarında Allahı idrak edecek kapasitede olmamamızdan ötürü. "Sana ruhtan soruyorlar. De ki: "Ruh Rabbimin emrindendir. Size ilimden ancak az bir şey verilmiştir" (İsra Süresi; 85). Ruh nedir, nefis nedir, gayp aleminde bizlere bir yaşantıyı mümkün kılan enerjiden oluşan şablon bedenlerimiz nedir, bunları biraz açalım, açalımki bir daha bu konularla ilgili birilerinin tuzağın düşmeyesiniz.
Ruh hakkında bilinmesi gerekenler. Günümüzde ruhsal terapi, ruhsal bağlama, ruhsal uyanış, ruhsal astroloji gibisine ruh kavramını içeren yöntem ve uygulamalar türedi, doğal olarakta insanların akılları karışık, ruhun ne olduğu konusunda. İnanın bu kavramları kullanan kişilerde bilmiyor ruhun tamda ne olduğu. Bizi size aydınlatalım, onlarıda uyaralım, ruh kavramını içeren hangi uygulama aklınıza geliyorsa bilinki bunların hepsi Allaha şirk. Örneğin; taşıdığınız ruh yaratılmış birşey değil, doğrudan Allahın bir parçası, ruhu tedavi ediyorum dediğiniz anda Allahı tedavi ediyorum demiş oluyorsunuz. Örneğin; ruhu bağlıyorum dediğiniz an, Allahı bağlıyorum demiş oluyorsunuz, bunların hepside şirke giriyor. Size nacizane tavsiyemiz; ruh kavramını kullanmadan öncesi ruhun ne olduğunu ve en önemlisi nereden geldiğini bir araştırın. Bakınız; imtihanda olan nefsiniz, duygularınız, ama ruhunuz değil. Allahu Teala bir çok Ayette kalplerin kötülüğünden bahseder, ama ruhun kötülüğünden değil. Kalpleriniz, gözleriniz ve kulaklarınız bundan sorumlu tutulacak der, ama ruhun hesabı çekilişinden bahsetmez. Neden; çünkü ruhunuz imtihanın bir parçası değil. İmtihanın bir parçası olmadığı içinde ruhlar bizim erişimimize açık kılınmamış.
Ruhların görevi nedir diye soruyorsanız; bir canlının görevini yerine getirebilmesi için ona ihtiyaç duyduğu gücü ve diriliği sağlamak, ruhların görevi bu. Örneğin; Ruhul Kudüs. Taşıdığı ünvandan anlayınızki Rabbimiz o varlığı yarattığında ona kendisindeki Kuddüs sıfatın enerjisini üfledi. Örneğin; Ruhul Emin (Cebrail as). Bu sıfattanda anlayınızki Allahu Teala Cebrail as'ı yaratırken ona kendisindeki Emin sıfatının enerjisini üfledi. Bu arada; İslam alemi Ruhul Kudüs ile Ruhul Emin'in aynı kişi, Cebrail as olduğuna inanıyor, bu inanç yanlış. Bu ikisi farklı varlıklar. Neden farklı sıfatlar; Allahu Teala hangi kulundan ne bekliyorsa, ona o görevi yerine getirebilecek enerjiyi bahşeder, bu sayede de kimse ben altından kalkamadım mazaretine sığınamaz. Bu iki üstün kulunda farklı görevleri olduğu için, birine bahşedilen enerji diğerinden farklı. Örneğin; Cebrail as Allahın kelamını peygamberlere ulaştırması için yaratılmış, o emanetin hedefine pürüzsüz ulaşabilmesi içinde Allahu Teala onu kendisindeki Emin sıfatın enerjisi ile yaratmış.
Örneğin; Ruhul Kudüs Allahın yanında yaşaması için var edilmiş. O makamda bir canlının yaşayabilmesi içinde Kuddüs olması gerekiyor, eksiklerden münezzeh, saf ve temiz. Dolayısıyla Rabbimiz Ruhul Kudüsü kendisindeki Kuddüs sıfatın enerjisiyle var etmiş. Kim ne yapması gerekiyorsa, o görevi yerine getirecek yegani güç Allahta olduğu için, Allah kendinden o kuluna o gücü o sıfatı bahşetmesi gerekiyor, nitekim Rabbimizde bunu yapmış. Biz sıradan canlılara hangi sıfatların enerjisini bahşetti; yeryüzünde ne yapmamız bizden bekleniyorsa o sıfat, sıfatların enerjisini bize üfledi. O canlıdan ne bekleniyorsa ne yapması isteniyorsa, o canlı o enerji ile donatılır. Örneğin; biz yeryüzünde herhangi birşeyi yapabiliyor veya açığa çıkarabiliyorsak, onu yapabilme enerjisini Rabbimiz kendisinden bize bahşettiği için yapabiliyoruz. Yani keramet bizde değil, keramet Allahta.
Ruhumuzun bizi canlandırma dışında bir görevi yokmu; elbette olabilir, bizi canlandırmanında ötesi ruhumuzun bizim üzerimizde daha nice görevleri olabilir, fakat bizim onun üzerinde bir etkimiz bir tasarrufumuz yok. Sizin bilmeniz gereken noktada bu. Canlı olmak nedir bunu tadabilmemiz için Rabbimiz bizlere kendinden birşey bahşetmiş, onada biz ruh diyoruz. Herşey çürüyor, bozuluyor ama ruh değil. Neden; çünkü o Allahın bir parçası. O emanet bizde kaldığı müddette tertemiz kalması, kirletilmemesi için o ruh bizim erişimimize uzak kılınmış. Ruhunuz sizi nice boyuttan etkiler, siz ama onu etkileyemezsiniz. O zaman bu insanlar bağlamakla, ruhsal gelişimle neyi kastediyor; cinleri. Bu insanlar farkında olmadan, ruh kavramını kullandıkları her seans her seminarda cinleri çağırıyor ve onları kendilerine bağlıyorlar. Buradan da bu işlerdeki sapkınlığın boyutunu siz çıkarın. Burada üzücü olan bu işlere en çok meğilli kadınların olması. Bir kuruşluk dünya hayatı için tüm ahiret hayatlarını heba ediyorlar. Bu bataklığa bunlar nasıl düştü; hayatlarında doğruları anlatacak kimse olmadığı için.
Nefis hakkında bilinmesi gerekenler. Ruhun yegani görevi nefisleri hayatta tutmak olduğu için, ruhlar nefislere, o nefislerde bir bedene bağlıdır. Örneğin; ruhlar konuşmaz, nefis konuşur, nefsin konuşabilmesi içinde bedene ihtiyaç duyar. Yani ölü veya diri farketmez, bir nefsin sizinle konuşabilmesi için ortada bir beden ve ortada bir ruh olmak zorunda. Bunuda biraz açalım; canlılar üç parçadan oluşuyor, ruh, beden ve nefis. Bunların üçü birbirinden ayrı oluşumlar. Bu üçünü lütfen biribiriyle karıştırmayın. Burada imtihanda olan nefis. O nefis imtihan edilebilmesi içinde bir bedene, sonrası kendisini ve o bedeni canlandıracak bir enerjiye ihtiyacı var, o enerjiyi ruh, o bedenide bu alemde fiziki bedenimiz, ölüm sonrası ise şablonlar karşılıyor.
Nefis nasıl birşeydir diye merak ediyorsanız; işte görünümü bu,

Ne kadar çirkin ve ürkütücü birşey değilmi; işte bizim özümüz bu. O güzel bedenleriniz sizi yanıltmasın, o güzel bedenler Allahın bize bir lütfu, gerçek kimliğimizi gizlemek için bize bahşedilen bir giysi. Kısacası, bu nefis yaratılıyor, sonrası Rabbimiz bunu imtihan etmek istiyor, sonrası yemesini içmesini, üreme ve çevresi ile iletişime geçebilmesini sağlayacak bir bedeni onun için var ediyor, kendisine yabancı bir ortamda yaşayıp üremesini mümkün kılacak bir uzay giysisi gibi düşünün o bedeni, imtihan edileceği yer yeryüzü olacağı içinde o beden yeryüzü şartlarına göre yaratılıyor, örneğin cinler farklı ortamlarda imtihan edileceği için onlara giydirilen bedenlerde o ortamlara uygun varedilmiş, sonrası Rabbimiz nefsi bir tohuma dönüştürüyor, sonrası o tohumu alnın ortasından o bedene yerleştiriyor, sonrası o tohum su ve toprağı gördüğünde o bedenin içinde filizlenmeye başlıyor, kökleri bedenin her yerine sızıyor (kontrol almak), nihai halini aldığında da (fotoğraf), Rabbimiz ona ruhundan üflüyor ve onun o avatar bedende hayat bulmasını sağlıyor. Yaratılış bu şekilde gerçekleşti arkadaşlar. Sizlere derin derin bilgiler verdiğimizin farkındayız, fakat ortalıkta bu kadar sapkın inançlar dolaşınca, sizleri korumak adına bu bilgilere sahip olmanız gerektiğine, İslamın o en temel bilgilerine, ruh, beden ve nefis gibisine, vakıf olmanız gerektiğine, bunların ne olduğunu bilmeniz gerektiğine inanıyoruz. Bu tür sapkın inançlara bu temel bilgilere sahip olmayanlar kanıyor, siz bilgi sahibi olursanız inşallah siz korunursunuz.
Ruhumuz bedeni canlandırıyor, bedenimiz vasıta görevi görüyor ve tüm bunlar kimin için; nefis için. Fiziki bedenimiz öldüğü zamanda o nefis yedeğe zıplıyor, şablon bedenlere. Ölüm dediğimiz şey aslında, ölüm meleklerin o şablon bedeni fiziki bedenden canlı canlı çıkarma hadisesi. Siz ahiret hayatına intikal ederken fiziki bedeni yeryüzünde geride bırakıyorsunuz, ahiret hayatında bedensiz kalmamak içinde şablon bedeniniz hizmetinize sunuluyor. O fiziki bedeninize mahşer günü yeniden kavuşacaksınız, o ana kadar ama nefsinizi bir bedenle donatmak gerekiyor, çünkü kabir hayatında yaşamanız gereken şeyler var. Tüm bu süreçtede kim orada olması gerekiyor; ruh. Neden; çünkü ortada ruh olmazsa, o bedeni canlandıramazsınız, yaşaması gereken şeyleri kendisine yaşatamazsınız. İnsanlar maalesef ruhun ne olduğunu bilmiyor, bu yazı vesilesiyle siz bilmiş olun inşallah. Ruh nedir diye soruyorsanız, günümüz çağında bunun en güzel cevabı elektrik enerjisi. Elektronik cihazlar nasıl elektrikle çalışıyorsa, elektrik kesildiğinde ölüyorsa, ruhunda böyle birşey olduğunu varsayacaksınız. Ruhla ilgili bunun ötesi yorum bizi aşar, ruh varsa hayat var, yoksa yok, bunun ötesi analizlere girmeye gerek yok.
Enerji bedenimiz (şablonlarımız) hakkında bilinmesi gerekenler.
- Ölü ile nasıl iletişime geçilir: bir ölü ile iletişime geçebilmeniz için ya o ölü tekrar o çürümüş bedenine geri dönüp oradan size seslenmesi gerekiyor, bu da mucizeye giriyor, ya da siz fiziki bedeninizden kurtulup ölüyü algılayabileceğiniz bir bedene geçmeniz gerekiyor. Ölüyü algılayabilecek bedenimiz varmı; var, fiziki bedenimizin enerji boyutunda 7 şablonu.
- Şablonlar: bizler yeryüzüne bir ton yükle dünyaya geldiğimiz için, o atasal yükler, Allah bize merhamet ediyor ve yaşayacağımız bir çok kaza ve musibeti fiziki bedenlerimize değilde, gayp alemi üzerinden o şablon bedenlerimize yaşatıyor. Bu şablonların amacı kadersel yükümüzü hafifletmek. Örneğin; rüyanızda canlı canlı birşey yaşıyorsanız, bilinki o an şablonlarınızdan birisi birşey yaşadı.
- Kabir hayatına hazırlık: enerji boyutundaki bu şablonlarımızın, ben buna fiziki bedenimizin enerji boyutundaki yansıması, gölgeside diyorum, bunların bir amacıda bizleri ölüm sonrasına hazırlamak. Ölüm sonrası nasıl bir hayat diye soruyorsanız, Rabbimiz o şablonlar üzerinden rüya aleminde bunu size gösterebilir. Örneğin; bedenlerimiz yok olduktan sonra yeniden dirilmek yok, hayat son buluyor diyen ahmaklar var ya, işte sizlerinde böyle bir inanca kapılmaması için, fiziki beden olmadan da hayatın var olduğunu göstermek için Rabbimiz uyku aleminde bu şablonlar üzerinden size bazı şeyleri yaşatabilir.
- Mahşer günü: mahşer günü fiziki bedenlerinizle dirileceksiniz. Mahşer alanına toplandığınızda şablonlar olmayacak, şuanki fiziki bedeninizle diriltileceksiniz.
- Şablonlara geçiş: şablon bedenlerinize iki tür geçiş var, birisi kalıcı ölümde o bedene geçiş yapıyorsunuz diğeri ise geçici ölümde, yani uykuda. Uykuda nasıl geçiş yapıyorsunuz; nefsinizi fiziki bedene bağlayan bilinciniz, o bilinç uykuya daldığı zaman, bilincinizin fiziki beden üzerindeki prangaları kalkıyor, bunu fırsat bilen cinler mesela şablonunuzu alıp gayp aleminde size bir astral seyahat yaşatabilir. Sizin bilmeniz gereken, uyku hali veya uyanık hali farketmez, o şablonun bedenden çıkabilmesi için mutlaka birisi dışarıdan çekip çıkarması gerekiyor. Ölüm anında bunu ölüm melekleri yapıyor, uyku aleminde ise bunu ya cinler yapıyor ya da istisna durumlarda melekler yapabilir. Yani dışarıdan bir yardım almadan, ne yaparsanız yapın kendi başınıza astral seyahata çıkamazsınız. Bu işlere meraklıysanız bilinki bu boş işlere melekler aracı olmayacak, o yolda ilerlerseniz bir cinni kendinize bulaştıracaksınız.
- Ölüm: ölüm dediğimiz olay, bir şablonunuzun canlı canlı bedeninizden çıkarılması. Bu çıkış uyku halinde de oluyor, o yüzden Rabbimiz uyku halinide ölüm olarak tanımlıyor. Fark ne; uyku halinde bilinç yok. Bilincin var olması neyi değiştiriyor; bilinç, şablonlarınızı fiziki bedeninize bağlıyor, bilincin varlığında o şablonu o bedenden çıkarmaya çalışırsanız bu çok sıkıntılı geçer. Bilinç uykuya daldığı zaman ama, bilinç şablonlar üzerindeki prangalarını kaldırıyor, o şablonlarda zahmet çekmeden bedenden çıkabiliyor. Soru şu; siz ne tür bir ölüm istersiniz, uykudamı yoksa uyanık haldeykenmi? Uykuda, herhangi bir zahmet çekmeden alınsın diyorsanız, o zaman iyi olmaktan ve iyilik yapmaktan asla vazgeçmeyin.
- Cinlerle evlilik: cinlerle evlilik mümkünmü; mümkün. Nasıl mümkün; mükün olabilmesi için birbirimizle iletişime geçmemizi mümkün kılan birbirine uyumlu bedene sahip olmamız gerekiyor ve tabiiki ortak bir yaşam alanımız olması gerekiyor. Varmı birbirimize uyumlu beden; var, insanların ve cinlerin şablon bedenleri biribiri ile uyumlu. Bu iki şablon bedenin buluşabileceği bir yer varmı; var, ara alem dediğimiz, cin ve insan alemi arası, enerjiden oluşan bir alem var. O aleme fiziki bedenlerinizle geçiş yapamıyorsunuz, biz fiziki bedeni geride bırakarak oraya adım atıyoruz, cinler ise fiziki bedenlerini enerjiye dönüştürerek adım atıyor.
- Metaverse: küreselci çete şablonlarınızı bedenden koparıp meta-alemin içine sokabilirmiyiz, bir çip üzerinden de bilinciniz ile o şablon arasında bağı kurabilirmiyiz çalışmaları içinde. Gördüğünüz gibi şablon deyip geçmemeniz gerekiyor, şablonlar gayp alemin sırrını içinde barındırıyor. Şablon bedenler yoksa gayp yaşantısıda yok.
Üçüncü Bölümde devamı gelecek...